TST Interactive

Friday, March 24, 2006

Ane, ne?

Şimdi sizlere yeni bir efsane anlatacağım. Türkçe derslerimizde hep öğretilmiştir. "'Anne' büyük ünlü uyumuna uymaz ama Türkçe'dir. 'Ana' dilden dile değişikliğe uğramıştır ve 'anne' haline gelmiştir."... Bunun hikayesi aslında "Anadolu"nun hikayesine benzer. Biliyorsunuz, susayan atlılar "Dolu-Ana, Dolu-Ana" diye ayran isterlerken bu söz "Anadolu" diye yeni bir kelime olmuş ve Trakya Yarımadası'nın bitişiğindeki büyük yarım adanın adı olmuştur. Bunu hepimiz biliyoruz. Peki ya "Anne"?
Köyde Fatma Ana oğlu Ahmet ile yalnız yaşardı. Çok hamarat bir kadındı. 21 yaşındaki oğlu "Ana, senin gibi bir kız bulmadan evlenmem." diye takılırdı.
Bir gün Fatma Ana her zamanki gibi ortalığı süpürüyor, yemek hazırlıyordu. Bir anda gözleri karardı. Halsizleşmiş, yorulduğunu hissediyordu. Yatağına uzandı.
Gözlerindeki karartılık gitmişti ama bir eksiklik daha vardı. Ne olduğunu anlayamamıştı. Oğlu Ahmet "Ben kahveye gidiyorum, ana!" dedi. O çıkarken Fatma Ana oğlunun kapının önünden geçtiğini gördü. Ağzının hareket ettiğini, birşeyler söylediğini anladı ama duymadı. Aslında hiçbirşey duymuyordu. Sağır olduğunu işte o an anladı.
- Oğul! diye bağırdı.
Ahmet şaşırdı. Çünkü haykırır gibi, ses tonunu düzenleyemeyecesine seslenmişti Fatma Ana...
- Ana, ne?! diye bağırdı.
- Oğul!
Neden cevap vermiyordu ki?
- Ana, ne?
- Oğul! Oğul! Oğul!...
- Ana, ne? Ana, ne? Ana, ne?...
- Oğul! Oğul! Oğul! Oğul! Oğul! Oğul!
Ahmet odaya koştu. Bir yandan da heyecanla bağırıyordu.
- Ana, ne? Ana, ne? Anane, anne anne anne!...
- Oğul! Oğul! Oğul!
- Anne! Anne! Anne!
Odadaydı. Fatma Ana devam ediyordu.
- Oğul! Hiçbirşey duyamıyorum. Oğul! Oğul! Oğul! Oğul!
Ahmet şok olmuştu. Ne yapacağını şaşırmıştı.
- Ana, ne? Anne? Anne? Anne?
Aslında "Anne" lafı "Ana, ne?" lafından türemişti. Bu "Oğul!" ve "Anne!" haykırışlarını duyanlar bundan çok etkilenmişlerdi. Fatma Ana sağırdı artık. Artık köydekilerin analarına "Anne" diye hitap etmeye başladıklarını duyamıyordu... "Anaanne" lafı da (yani annenin annesi) ayrı bir efsane... Onu da siz uydurun.

YAZILDIĞI TARİH: 13 Temmuz 2001 Cuma
http://www.tstinteractive.cjb.net - All Rights Reserved

0 Comments:

Post a Comment

<< Home