TST Interactive

Thursday, March 23, 2006

MjTurkFan, Halil'i askere uğurluyor!

2 MAYIS 2004 PAZAR: Bugün Halil’in askere gitmek üzere olması şerefine bir mjturkfan buluşması düzenlemiştik. Yer Şahin Özer Kültür Merkezi’ydi. Oraya gittiğimde güvenlik görevlisi bana “Seçmelere mi katılıyorsun?” diye sordu. “Hayır, burada tiyatrocu bir arkadaşım var Halil diye. Onu arıyordum” dedim. “Geç içeri, kafeterya’da bekle” dedi. Ben de orada beklemeye koyuldum. Halil bir türlü gelmek bilmiyordu. Meğer Ebru’yu almaya gitmiş. Buluşma saati 15:00 idi ama o saati geçiyordu ve Halil bana Metin Şentürk’ün de (şarkıcı olan değil, mjturkfan olan J) geldiğini söylüyordu, fakat bulamıyordum, çünkü tanımıyordum. Kafeteryada oturan herkesin yetenek seçmelerine katıldığı belliydi. Allah’tan güvenlik görevlisi “Halil’i arayan birkaç kişi daha var kapı önünde” dedi de Metin, Hüseyin ve Ahmet Edip ile tanıştım. Sürekli e-mailleştiğim, chatleştiğim insanlarla yüz yüze geliyordum. Sonunda bir mjturkfan buluşmasına ben de katıldım. Kısmet üçüncü mjturkfan (ama korsan diyorlar) buluşmasınaymış. Sonra taksit taksit diğerleri de geldi. Çok sıcak bir ortamdı. Sadece buluşmaya katılanlar anlayabilir. Birlikte dans ettik. Şarkılar söyledik. MJ dinledik. Sohbet ettik. Sohbetimizin konuları tabii ki en çok Michael'dı. Yüzyüze MJ tartışmaya açmışız. Böylesi daha zevkli oluyor. Bunu önceden Halil'lerle de yapıyorduk zaten. Ama böyle bir 10 kişi daha değişik... Hepsini çok sevdim. Hepsi çok iyi insanlar. E, ne de olsa Michael Jackson fan'ız hepimiz. Daha önce bizim gruptan Utku, Halil, Burak, Hülya ve Orhan ile görüşmüştüm. "Tüm Michael Jackson fanlar benim gibi saman altından su yürüten manyak insanlar herhalde" tezim Metin, Ahmet, Kaan, Gökhan, Ebru ve Hüseyin ile de tanışmamla desteklenmiş oldu. Valla tam kafa dengi... Ortak noktalarımız var ne de olsa... Yalnız web sitemde gördükleri ve akıllarında kalan fotoğrafımdaki gibi uzun saçlı, top sakallı, karizmatik biriyle karşılaşacaklarını sanmışlar ama kel, göbekli, sakalsız (yani kirli sakallı), kısa boylu; kısacası karizması çizilmiş biriyle karşılaşınca şoka uğradılar. Evet, açık açık dediler bunu :(( (Bu kısmı okuyan Kaan bu laflara karşı çıkmıştır ve benim+buluşmadaki herkesin karizmatik olduğunu söylemiştir, Ebru da çok şeker olduğumu söylemiştir ama ben Metin, Hüseyin ve Edip’i kastediyorum) Olsun, çok güzel bir gündü. Öğle saatlerinden akşam 8'lere kadar birlikteydik. Zaman çabuk geçti.    
 
METİN ŞENTÜRK: Dijital fotoğraf getirmesi ne iyi oldu. Buluşmaya gelirken "İnşallah biri fotoğraf makinası getirir" diye düşünüyordum ve Metin getirdi. Diğerleri gibi onu da çok sevdim. Bana "İlerde yine görüşelim" dedi ve evet, ilerde yine görüşeceğiz. Bunu ben de istiyorum. Bu arada ilk figür gösteren de Metin'di.
 
AHMET EDİP TAŞOĞLU: En çok merak ettiğim kişilerden biriydi. Valla yazacak birşey bulamıyorum. Çok iyi.  Yani nasıl anlatsam, konuşurken eski günlere döndüm. Nedenini ben de bilmiyorum. Geçmişte kalan eski dostlarıma benziyor.
 
KAAN: Bakmayın 15 yaşında olduğuna... Kaan, neden seni bizim gibi görmeyelim? Sen çok olgunsun. Eee, ne de olsa yaşıtların Justin Timberlake hayranıyken sen de bizim gibi bir mjturkfan'sın. Dangerous'ta o ceket çıkarma bölümün yok mu? Çok hoşumuza gitti.
 
GÖKHAN MUHARREMOĞLU: İşte saçları Michael'ın 90'ların başındaki saçlarına benzeyen, karizmatik, hatta bu karizmasıyla dün yetenek seçmeleri olan Şahin Özer Müzik Merkezi'nde keşfedilen biri... Birçok genç seçmeler için beklemişti ama o oturduğu yerden keşfedildi. Albümü çıkarsa şaşırmayın :P
 
HALİL KARABACAK: Halil'le zaten epey buluşuyorduk. Onu zaten çok iyi tanıyorum artık. Ailem bile tanıyor. Halil kostümleri üzerinde olmamasından dolayı olsa gerek önce dans etmek istemedi, sonra gaza getirdik de döktürdü. Halil'e bu buluşmayı düzenlediği için sonsuz teşekkürler. Ayrıca tekrar hayırlı tezkereler. Grubumuzun bir rengini aylar boyu göremeyeceğiz ama dönünce görüşmeye devam edeceğiz tabii ki de...
 
EBRU BOZDOĞAN: Bu kız bana suikast düzenlemek için buluşmaya gelmiş meğer. "O sanat eseri diye asın diye Lisa Marie Presley'le olan fotoğrafı gönderen sen miydin?" diye sordu, "Evet" dememle birlikte boğazıma yapıştı :D Şaka bir yana, çok sıcakkanlı birisi... Hemen kaynaşıyor. Aramızda en yaşlı kişi olduğu için yaşlılık kompleksine girdi. Ben MJ bayrağını açınca bir çığlık atıp koşuşu var ki epey korktum. İkincisi numaraydı Ebru ama itiraf ediyorum ilkinde epey korkmuştum :) O ne çığlıktı?
 
HÜLYA ASLAN: Hülya'yla da önceden tanışıyordum. O da iki arkadaşını (birisi epey yakın :) ) getirdi. Kız olmasına rağmen bazı spesifik hareketleri yapıyordu ama unuttuğu için devam edemedi. Aslında karegrofiye gerek yok Hülya. Ben mesela karegrofiye uymadan içimden geldiği gibi dans ediyorum ama ben de öğreneceğim, çünkü inşallah dansa ben de katılacağım. He he. Böylece karegrofi repertuarımda Thriller'ın yanına başkalarını da ekleyeceğim Allah nasip ederse…
 
HÜSEYİN KARANFİL: Bu arkadaşımızın da saçları Michael'ın şimdiki hallerine benziyor. Kendisi de zaten onu örnek alıyor. Ciddi söylüyorum, güneş gözlüğü ve maskeyi gündelik yaşamında kullanacak kadar çılgın. O da güzel dans etti. Evet Hüseyin, işte istediğin buluşma sonunda gerçekleşti. Hepimiz de mutlu olduk.
 
Bu arada bir noktayı belirtmeden geçemeyeceğim. Serbest panoya MJ bayrağı asmıştık. Uzun bir süre orada kaldı. Ama sonra kadın sinirli bir şekilde "Bunu kaldırın" dedi. Biz de söylendik tabii ki... Çünkü neden çıkarttırdığını biliyoruz. Hülya doğru söyledi: "Demek ki serbest pano değilmiş"... Akşam 8'lerde ise özel konuklar gelmeye başladı. Biz de kovulduk. Fakat bizi keşfeden gitar hocası bizimle epey ilgilendi. Sağolsun bize yardım edecek. Bu buluşmanın orada gerçekleşmesi belki de Tanrı'nın bize bir lütfuydu. Artık buluşmayla kalmayacak, bu MJ sevgimizi daha ileriye götüreceğiz, çünkü fırsat bulduk. Ayrıca iki bayrağımız vardı. Masaya da serdik.
Bir ara Dışarı çıkınca elimizde Michael Jackson bayraklarıyla futbol taraftarı gibi yola koştuk. "Herkes görsün. Huuu!!!" diye bağırıp gelen geçen arabalara gösterdik. Çok zevkliydi. Tabii bu benim başımın altından çıktı. He he. Ama hepimizin hoşuna gitti.
Metin’in dijital fotoğraf makinası vardı. Poz poz fotoğraf çektirdik.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home