Teoman'ın her Cumartesi çıktığı Balans'ta ben de iki şarkı söyledim: Fakat Michael Jackson Karaoke Partisi'nde...
23 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE: Hakan76, greyman, Billy_Jean, Engin ve ben partiden sonra da Michael Jackson dinleyerek 6'lara, 7'lere kadar sabahladığımız için epey uyumuşum. Ancak kendimi toparlayabildim. Yoksa onlar kendi yorumlarını yazarken ben de yanlarındaydım. Ama muhabbet çok güzel olduğu için o sırada yazmak aklıma gelmedi. Yoksa hem MjTurkFan forumuna, hem de günlüğüme en erken yazanlardan biri ben olabilirdim. Neyse, partiden notlar yazıyorum.
--> Balans'a ilk kez gittiğim için önce bulamadım, bulduğumda ise bana "9'da açılıyor" dediler. O sırada saat 8'lerdeydi. Belki 8 olmamıştı bile. Ben de biraz gezeyim dedim. Sonra Hüseyin aradı. Çünkü ben ona "Taksim'e gelince bana haber ver" diye mesaj yollamıştım. Hüseyin, Erkal, Engin ve Ercan'larla biraz takıldıktan sonra Balans'a gittik.
--> İçeri girdiğimizde nasıl Smooth Criminal sesi geldiğini Erkal şöyle anlatmış: "Yukarı kata çıkmadan önce gelen Smooth Criminal müziği bizi ilk saniyeden heyecanlandırmıştı bile. Konserin sesinden hemen anlamıştık dev ekranda Bükreş konserini izliyorlardı. Biz tam yukarı çıktığımızda şarkı bitmişti."... Sanki seyirci sesleri gerçekten gelenlerin sesi gibiydi.
--> Dans etmek için başkalarının dans etmesini bekledim. Erkal ve Hüseyin dahi kimse dans etmiyordu. Bükreş DVD'sinde Thriller çıkınca dayanamadım ve belki de orada ilk dans eden ben oldum. Thriller karegrofisini yaptım. MjTurkFan'dan olmayan MJ Fan'lar hareketlerin aynısını yapınca tezahürat yaptılar ama utandım nedense. Zaten sonra Erkal ve Hüseyin başta olmak üzere yerinde duran olmadı.
--> Karaoke kutusuna ilk şarkı yazan ben oldum. Bir baktım, kutuda sadece benim kağıdım var. Herkese "Ya siz de katılın, altyazılı zaten, ya başkaları da olsun kutuda" diye baskı yapmaya başladım ama kimse iplemedi. Daha doğrusu cesaret edemedi. İmdadıma Can yetişti. Bana "Ben kutuya Beat It'i yazmak istiyorum. Kutu nerde? Acaba atsam mı?" diye sordu. Doğru kapıdaydı. Onu teşvik ettim ve karaoke kutusuna şarkı ismi yazan ikinci kişi Can oldu. Kutuda sadece iki kağıt olması hemen herkesin diline dolandı.
--> "İlk kimin kağıdını çekecekler?" diye düşünürken bir baktım ekranda "Thriller" diye yazdı. "Eyvah, ilk ben çıkıyorum!" diye evhamlandım. İlk çıkan kişi her zaman için bir kobay işlevi görmüştür çünkü. Aslında daha fazla şarkı olsa başka şarkı da seçebilirdim. Örneğin Karaoke partisine gelmeden evvel "Ben Blood On The Dance Floor ya da Dirty Diana'yı söylerim herhalde" diye düşünüyordum. Can'ın kağıdını çekmeleri için dua etmiştim ama benimkini çektiler. Olsun, adım anons edildiğinde hemen sahneye çıktım "TST, TST, TST" tezahüratları ve alkışlar arasında... Ve Teoman'ın her Cumartesi günü program yaptığı sahnede ben vardım. Seyircim de vardı. Ve şarkı başladı... Ben de söylemeye başladım. Daha önce Trend Show'da bir karaoke yarışmasına katıldığım için (Özlem Tekin-Duvaksız Gelin) beklentim fazla yoktu. Çünkü Özlem'in karaokesi orijinalinden çok farklı olduğu için şaşırmıştım. Sesim de iğrenç geliyordu. Normalden daha kalın geliyordu. Fakat Michael Jackson'ın Karaoke partisinde Thriller'ı söylemeye başladığımda sesimin beklediğimden daha iyi çıktığını gördüm. Evde kendi kendime söylediğim sesime yaklaşmıştı nerdeyse... Daha önce Karaoke deneyimli olduğum için sesim normal çıksın diye ince söylüyordum, çünkü biliyordum ki eğer normal söylersem daha kalın çıkacak. Yanılmadım, ince söyleyince sesim normal çıkmıştı. Seyirciden de olumlu reaksiyon alınca gaza geldim ve vokalime efektler bile vermeye başladım. Herkes eğleniyordu. Thriller karegrofisini kullanarak dans bile ettim. Fotoğraflarım çekildi. Ben makinemi yasaktır diye getirmediğim için görüntümü kendi makinemle çektiremedim, ama Engin kameraya kaydetmiş başlarını Allah'tan... Neyse, şarkı bittiğinde kendimi Michael Jackson gibi hissetmiştim. Çünkü seyirci büyük bir coşkuyla tezahürat ediyor ve beni bol bol alkışlıyordu. Üstelik cesaret olsun diye sahneye çıkarkenki alkış ve tezahüratlardan kaç katı büyüklükte bir coşkuyla... Number Ones CD'si kazandım. Eğer orada sonradan Halil'e verilecek Cheater single'ının olduğunu görseydim Cheater elimden kurtulamazdı. Olsun, yine de hediye kazanmak güzel birşey... Bende vardı ama bu da yedek oldu. Sahneden indiğimde herkes bana sarılıp, beni öpüp tebrik ediyordu. Artık adım atamıyordum tebriklerden. Çok mutlu olmuştum. "Harikaydın", "Gayet güzel söyledin", "Muhteşemdin", "Süpersin" gibi farklı kelimelerle ama aynı kapıya çıkan övgüler duyuyordum. Benden sonra da Can çıktı. Can ile ben ilk çıkanlar olarak diğerlerine de cesaret vermiştik ve kutuya başka kağıtlar da atılmaya başladı.
--> Halil aramızda en güzel söyleyen olmuştu. Ben o söyledi sandım. Meğer ses kendisine ait değilmiş. Boşu boşuna tebrik ettim. :D Yok, zaten Halil sırf dansıyla tebriği hak ediyor. Halil Cheater CD'si kazanınca "Bak, sende Number Ones yok madem, değiştirelim hediyelerimizi" dedim ama Halil "Bir dinleyeyim önce. Şarkıyı bilmiyorum" dedi. Tüh, forumdan öğrendim, dinlemiş ve beğenmiş. Hatta sürekli dinliyormuş. Tüh, kaçırdık. Neyse, çok ilginç birşey oldu. Halil Billie Jean'in sonunda şapkasını attığında tesadüfen bana geldi. Zaten şapka benimdi. Sahneye çıkmadan evvel ona ödünç vermiştim. Yusuf tutmaya çalıştı ama ben tutmaya çalışmadığım halde bana denk geldi. Acaba gerçek Michael Jackson'ın konserine gitseydim yine tesadüfen bana denk gelir miydi? Çok merak ediyorum...
--> 30 Saniye'de Şöhret'in birincisi Emre, Halil, Hüseyin, Erkal başta olmak üzere hepimiz tüm marifetlerimizi göstererek dans ettik ve oradaki çalışanların şaşırmasına neden olduk. O kadar parti düzenledikleri halde herhalde karşılaştıkları en coşkulu, en yetenekli kitle biz olmalıyız. Tüm kurtlarımızı döktük. Böyle bir parti hep hayal ediyordum zaten. Çok eğlendim. Hem de tahminimden de fazla... Engin "Bi ara da Turgay manyak gaza gelmişti. Dedim noluyo kendinden geçti Turgay." diye yorumda bulunuyor bu konu hakkında... Ara sıra Michael Jackson dışında da şeyler çalıyorlardı. Onlarda da döktürdüm.
--> Sahne tozunu bir kere yutmuşuz. Dayanamadım, bir de söylenmeyen birkaç şarkıdan biri olan "One Day In Your Life"ı söyledim. Halil'den geldiğini sandığımız ses bana geri vokal yapıyordu. Halbuki Halil ve ertesi günü nikahı olacak olan Emre gitmişti. :D Neyse, şaka bir yana, Karaoke gecesinde slow şarkı söyleyen tek kişi ben olmuştum. Herkes çakmak yakıp, slow şarkılarda yapılan bir o yana bir bu yana kollarını sallama hareketini yapıyorlardı. Seyirciye duygusal anlar yaşatmıştım. Michael'ın slow şarkılarda yaptığı hareketleri kendimce yapmaya da çalışmıştım. Bir de MJ gibi "Thank you", "I love you", "I love you, too" gibi sözler söyleyip egomu tatmin etmeyi de ihmal etmedim. Bu sayede seyirciler de "I love you Michael!" demeye başlamışlardı bana.
--> Cappy içtim ve Cappy tam 5 YTL idi. Aman, neyse. Orijinal Number Ones CD'si kazandığım için kendimi kazıklanmış hissetmiyorum. Hem zaten değer bu partiye...
--> Partide Karaoke song list'i merak ediyorsanız buyrun: Billie Jean, Off The Wall, Don't Stop Till You Get Enough, Thriller, One Day In Your Life, The Way You Make Me Feel, Black Or White, Rock With You, Beat It, Bad... Bu şarkılardan DSTYGE hariç hepsi MJ Fan'ler tarafından söylendi. Tabii ki söyleyenler MJ Fan olunca hem dans edip, hem söyledikleri için tam bir şölendi. Ben, Can ve Halil dışında bizden Engin, Hülya ve Ebru da sahneye çıkıp şarkı söyleyenler arasındaydı. Bir de bizim siteye üye olmayan onlarca Michael Jackson hayranı da vardı, birkaç tanesi sahneye çıkıp şarkı söylediler. Erkal ve Hüseyin de dans show yaptılar. Engin sahnede MjTurkFan'dan da bahsetti ama ne yazık ki yeni üye alımı durdurulmuş. Çok saçma ama ne yapalım?
--> Halil'in kardeşi 18 yaş sınırı olduğu için partiye gelemediğini söylemişti bana özel mesaj ile. Ama Can gelmişti. Bilette hakikaten "18 yaş sınırı vardır" diye yazıyor. "Bu yasağı prosedüre uymuş gibi gözükmek için mi koydular, yani önemsemiyorlar mı, yoksa sadece Can'a özgü bir ayrıcalık mı söz konusu?" diye düşünüyordum ki Engin "Turgay, Can annesiyle gelmişti. O yüzden girebildi partiye!" dedi.
--> Partiden sonra sabahlamamızda nostalji takıldık Samantha Fox konserinin yorumlarına bakarak... Orda Hakan, Ece ve benim çektirdiğimiz fotoğrafı Engin'ler görünce "Sen fotoğraflarda çok soğuk çıkıyorsun. Başka biri gibisin" dediler. Ama bu son fotoğraflarda bu özelliğim de yansımış galiba. Çünkü bir MjTurkFan üyesi olan felaketh fotoğrafları ve benim "Gözlerim kapalı çıkmış" yorumumu görünce "Gözlerinin kapalı çıkıp çıkmaması o kadar önemli değil bence... Resimlerde acayip sempatik çıkmışsın. Diğer arkadaşlar alınmasın onlarda çok sempatik çıkmışlar ama ne biliyim Turgay bir adım önde galiba!" diye yorumda bulundu. Normalde resimlerde olduğumdan daha soğuk, daha bilmiş çıktığımı söylerler. Sadece poz verdiğimde soğuk çıkıyorum demek ki... Hatta hep yazarım, internetten tanıştığım kişiler beni kendini bilmiş, ukala, soğuk sanarlar, çok merak edilirim, tanıştıktan sonra da hep aynı şeyi duyarım; "Aaa, sen çok sempatikmişsin ya. Hakkında yanlış düşünmüşüm"... Michael'cılardan da, Şebnem'cilerden de aynı şeyleri duyarım. Hatta bir MjTurkFan buluşmasından sonra yapılan yorumlarda en sempatik üyeler Ebru ile ben seçilmiştik. Ben şahsen sempatik olduğumun farkına varmıyorum. Yalnızca doğal olmaya çalışıyorum. Sonra başkaları yorum yapıyorlar böyle. Hani yapmacıklık, yalakalık yaparaktan sempatik gibi görünmeye çalışanlar ama yine de itici olanlar vardır ya? Onlar gibi olmaktansa kendim gibi davranıp bu sıfata layık görüldüğüm için çok mutluyum. Aslında karşımdaki insan soğuksa ben de öyle olurum. Çoğu MjTurkFan üyesi bana sıcak davrandığı için ben de öyle davranıyorum sadece... Yani ayna gibiyimdir. Karşımdaki insanın nasıl davrandığını düşünürsem ben de öyle davranırım. Bu yüzden bu benim değil, MjTurkFan üyelerinin özelliği...
--> Emre yarın nikahı olduğunu söyledi. Çok şaşırdım. Tebrik ettim.
--> Dün doğum günümdü, biliyorsunuz. Tam 25 yaşındayım artık. Bu parti aynı zamanda gümüş yılımın kutlandığı bir parti gibi oldu. Yani tarihi tam isabet olmuş.
0 Comments:
Post a Comment
<< Home