Trend Show '06'da ben; Direc-t, DJ Negma, Karargah, Rachael Starr, Okan Karacan, Seden Gürel, Yiğit Özgür ile karşılaşırsam neler olur?
Tarih: 22/12/2005 23:04
Ben bugün Trend Show'daydım. Belgin Hanım’dan direksiyon dersi aldıktan sonra saat 2 gibi gittim oraya. Yani resmen araba sürerek gittim Lütfi Kırdar’a… İlk kez Lütfi Kırdar'a gittiğim için çok karıştırdım her yeri. Fotoğraf çekmek serbest mi, değil mi, bilmiyordum. Bugün getirmedim ne olur ne olmaz diye. Meğer fotoğraf makinesi getirmek serbestmiş. Cep telefonumla idare ettim ama diğer günler götüreceğim. Standları gezerken bir baktım, mezun olduğum üniversite (İstanbul Kültür) oraya stand kurmuş. Kemal Demircan ve sima olarak tanıdıklarım vardı. Ayrıca Pazar günü aynı sınıfta okuduğum arkadaşım Yunus orada duracakmış. Çok şaşırdım. Bir de Turkcell'den bir tanıdığım vardı. Mercedes-Benz'te staj yaparken onun yanında çalışmıştım. Onunla da karşılaştım. Hiç de sevmezdim onu ama ne yapalım? Önceden onu başka yerlerde gördüğümde görmezden geliyordum, fakat bu sefer burun buruna karşılaşınca konuşmak zorunda kaldım. Sonra saat 3'de Seden Gürel'in konuk sanatçı olduğu Keremcem konserine gittim. Konserin sonlarına doğru hemen İrem Records'a gittim Seden Gürel'den imza almak için... Yeni CD'sini de aldım (Maia) fakat yanımda Bir Yudum Sevgi kasetini de getirmiştim. Görevliler beni işaret ettiler. Orada özellikle Seden Gürel için gelen tek kişi bendim sanırım. Diğerleri Keremcem için gelmişlerdi ama Keremcem'i daha çok bekleyeceklerdi onlar Seden Gürel'in de dediği gibi… Seden Gürel elimde “Bir Yudum Sevgi” kasetini ve son CD'sini birlikte görünce şaşırdı. Bana doğru "Canııııım" diye koştu. "O kaset bende bile yok." dedi. "Bak, yürütebilirim" diye uyardı. "Aaa. Yok mu?" diye şaşırdım. "Annem aldı, vermiyor" dedi. Ben hem o kasete, hem yeni aldığım CD'ye, hem de fotoğrafına imza attırdım. Bana torpil yaparak ilk önce beni aldılar. Herkes kıskandı. Eee, ne yapalım? Bende Seden Gürel'de bile olmayan kaset var. He he. "Best Of gibi bir albüm bu" dedim. "Best Of'um geliyor" müjdesini verdi. Her imza attırdığımda "Ben Turgay'ım" dememe takıldı. "Ben Turgay'ım" diye taklidimi yaparak güldü. Fotoğraf da çektirdik. Çocukluğumda en sevdiğim şarkıcılardan biriyle ahbap oldum gibi hissettim kendimi... Hatta ilk kez bir şarkıcı bana özel olarak bir şarkı tavsiye etti. Eski bir dinleyicisi olduğum için özellikle bana “Maia” CD’sindeki “Aşk her şeye Değer” adlı şarkısını tavsiye etti “Üçüncü şarkıya dikkat diyorum. Tavsiye ediyorum” diyerek… Keremcem'i beklemedim. Maia CD'sinde o da vardı ama çok meraklı değildim. Çilekeş'i kaçırmak istemiyordum. Blue Jean'de Çilekeş'e sorduğum soru bile çıkmıştı bu ay ama ben ilk kez onların bütün şarkılarını dinledim. Sadece bir şarkılarını biliyordum. Çok beğendim performanslarını ve şarkılarını. Keremcem'in slow şarkılarından baygınlık gelmişti. Tamam, yakışıklı çocuk, güzel sesi var, müzik de güzel ama üst üste olunca sadece Keremcem kendilerine çıkma teklifi yapacak zanneden kızlar haricinde insana sıkıntı geliyor. Seden Gürel sesiyle kurtarmıştı beni uyumaktan. Çilekeş coşturunca da kendime geldim. 17:30'da Trend Show 06 İmza Alanı'nda Aylin Aslım'ın imza töreni vardı programda... Fakat hiçbir görevli bilmiyordu orasının neresi olduğunu. Herkes farklı yere yönlendiriyordu. Her yeri didik didik aradım ama öyle bir yer bulamadım. İmza bekleyen kalabalık bile yoktu herhangi bir yerde... Çok ilginç. Belki de iptal oldu. "Zaten 18:00'da konseri var" diye ana sahneye geri döndüm. Çilekeş konserini bitirdi. Önden yer kaptım. Yarım saat gecikmeyle Aylin Aslım sahnedeydi. Aylin Aslım'ın hiçbir konserine gitmemiştim ama çok sevdiğim için hep gitmek istiyordum. Sonunda gittim. Harika bir konserdi. Fakat ses düzeni bütün konserlerde feciydi. Şarkı söyleyenlerin dediklerinden hiç kimse bir şey anlamıyordu. Ne şarkı sözlerinden (biliyorsak anlıyorduk o kadar) ne de şarkı aralarında anlattıkları şeylerden... Yine de güzel vakit geçirdim. Hüseyin haklıymış. Bedava yiyecek, içecek dağıtan yerler vardı. Sonra hediye olarak doğduğumuz gün çıkan Hürriyet gazetesinin ana sayfasını hediye ediyorlardı. Ben de ablamla bana aldım. Evet, işte bugünün özeti... Aylin Aslım'ın imza gününü maalesef kaçırdım. Gerçi onun CD'si imzalı bende. Ama ben fotoğraf çektirmek istiyordum. Olmadı... Kısmet değilmiş.
Tarih: 23/12/2005 23:11
Bugün Trend Show’un ikinci günüydü. Bugün daha erken gittim. Gerçekten çok güzel düşünülmüş bir şey olduğuna tekrar inandım. Fakat dün de dediğim gibi ses tesisatı iyi değil. Benim için her şeyden önce konserler geliyor. Gerçekten bir çok bedava şey olması çok hoş. Mesela bugün bedava fotoğraf çektirdim. Bedava patlamış mısır bile dağıtıyorlardı. Fakat ses tesisatında dünden beri çok aksilik yaşanıyor. Cashflow ve Karargah da epey ses tesisatından yakındılar. Hatta Karargah üyeleri ses tesisatından görevli olanların üzerine yürüdüler. Mikrofonlarının bozulması bardağı taşıran son damla oldu. Az kalsın birbirlerine giriyorlardı. "Bakın suç ses tesisatında" deyince sesçi sahneye çıktı ve epey tartıştılar. Neyse ki konserin sonlarında ses Karargah'ın istediği gibi oldu da olay tatlıya bağlandı. Neyse, ilk önce Cashflow sahneye çıktı. Bu gruptan haberim bile yoktu. Hiç tanımıyorum ama söyleyebilirim ki kendimi epey yaşlı hissettim. Zaten seyircilerin yaş ortalaması küçük, hadi onu "Genç ruhluyuz" diye geçelim, bir de Cashflow'un çok genç üyeleri sahneye çıkınca kendimi 40-50 yaşlarında gibi hissettim. Çok göze çarptığımdan korktum. Ortaokuldan (pardon, artık o ilköğretim oldu) ve liseden formalarıyla kaçıp Trend Show'a gelen öğrenciler bile vardı. Neyse ki standlarda duranlar ve etkinliğe gelen meraklı orta yaşlı ev hanımları vardı da biraz nefes aldım.
Cashflow'un hemen ardından Karargah sahneye çıktı. Karargah'ı Rock'n Coke'ta da izlemiştim ve çok beğenmiştim. Fakat Rock'n Coke ile Trend Show arasındaki ses tesisatı farkı dağlar kadar... Yine de bilet dahil paralı olan şeylerin çok ucuz olması ya da promosyon nedeniyle elini nereye atsan bedava bir şeyin olması Rock'n Coke'tan sonra yadırganıyor tabii ki de... Konserden sonra Karargah üyeleriyle fotoğraf çektirdim. Neyse, sonra yine Rock'n Coke'ta ilk olarak izlediğim yeni ve çok iyi bir elektronik rock grubu 110 sahneye çıktı. 110 kendi şarkılarının yanı sıra yine Depeche Mode'dan Enjoy The Silence'ı, "Uykusuz Her Gece" ve "Ben Ölmeden Önce"'yi de cover'ladılar. Çok değil, daha bu hafta Fatih Erdemci'nin albümünü dinleyip "Ya şu Fatih Erdemci neden albüm yapmaya devam etmiyor?" diye düşünüp nostalji takılmıştım. 110 grubunun Fatih Erdemci'nin şarkısını cover'lamasından sonra bu performans Fatih Erdemci'yi özlediğimi daha çok anlamama sebep oldu. Bu yetenek harcandı resmen ya... Tek albümü var. Neden bir geri dönüş yapmıyor, hayret verici bir olay…
Veee işte beklenen an... Kuşkusuz şu ana kadarki Trend Show'daki en iyi performans... Böyle düşünüyorum, çünkü en çok coştuğum konser bu oldu. Yine de insanın teenager dönemlerindeki gruplar kadar hiçbir grup insana haz vermiyor ya ne kadar iyi olurlarsa olsunlar... Kargo harika bir konser verdi. Kendi eski şarkılarının yanı sıra "Yıldızların Altında" albümündeki cover'larını da seslendirdiler. Extra olarak o albüme alamadıkları "Sarışınım" ve "Yemin Ettim" şarkılarını da cover'ladılar.
Kargo konserini en önden izledim valla. Gerçi Cashflow ve Karargah'ı da en önden izlemiştim. Çünkü onlarda fazla seyirci yoktu. Tek başıma olduğum için yer kapmam kolay olmuştu. Fakat 110 konseri esnasında süzülerek en öne geçmeyi başardım sırf Kargo için ve konser arasında hiçbir yere ayrılmadan Kargo'yu bekledim. Yerimi kaptırmam komik olurdu. Kimsenin kılı kıpırdamıyordu zaten. "Sizi aktivitelere alalım" diye kaç kere anons yaptılar ama Kargo hayranları bunu iplemedi.
Kargo konserinden sonra Sefa'ya rastladım. O kadar alışmışım ki "Şu ürünümüzü denemek ister misiniz?", "Şu anketi doldurur musunuz?", "Şu aktiviteye katılır mısınız?" gibi şeylere, Sefa'yı da öyle bir şey diyor sanıp tanımadım. Gürültü olduğu için "Ben mjturkfan'dan Sefa" dediğini de anlamadım. Yüzüne dikkatlice baktığımda jeton düştü.
Trend Show bittikten sonra Taksim’de gezdim biraz. Hulusi Tunca’nın “Barış Manço: Uzun Saçlı Dev Adam / O Bir “Masal”dı” adlı kitabını aldım ve hemen okumaya başladım. Kargo konseri biter bitmez eve geldiğim için “Hayat Bilgisi” dizisini bile kaçırmadım.
Tarih: 24/12/2005 19:09
“Şu anda Internet cafedeyiz. Solumda Erkal, sağımda Hüseyin var. İkisi Trend Show'a damgalarını vurdular. Direc-t ile birlikte sahneye çıktılar ve Billie Jean eşliğinde dans ettiler. Ayrıca Nivea standında da dans etmeleri istendi. Orada da dans ettiler. Rachael Starr eşliğinde normal pistte dans ederlerken Coca Cola onlara iş teklif etti. Yani epey ünlü oldular.
Çok güzel vakit geçiriyoruz burada. Bir oyuna katıldık. Saçma bir oyun. Hala anlayabilmiş değilim. O oyunda Erkal birinci oldu, ben de ikinci oldum ve deodorant kazandık. “
Evet, işte bugün MjTurkFan sitesinin forumundaki “Trend Show 2006” forumuna böyle yazmıştım. Bu sabah uyandığımda karlarla karşılaştım. Fakat bu Trend Show’a gitmemi engellemedi. Belgin Hanım’la olan direksiyon dersinin iptal olması da çok işime yaradı. Çünkü böylece Hüseyin ve Erkal’la Taksim Meydanı’nda zamanında buluşabilecektim. Hatta onlara “Aranıza geç katılacağım” demiştim, fakat onlardan önce Taksim’e gidince onlar da bu duruma şaşırdılar doğal olarak… Üçümüz birlikte Lütfi Kırdar’a gittik. Onlar biletlerini yeni aldılar ve bilekliklerini de taktılar. İlk kez geliyorlardı bu sene… Hüseyin geçen seneki Trend Show’a da gitmişti. Ben ise dersler bakımından yoğun olduğum için çok istememe rağmen geçen seneki Trend Show’a gidememiştim. Fakat artık mezunum. Dört gün de gidebiliyorum, çok şükür. Bugün yaş ortalaması da yükselmişti epey… Hatta epey yükseldi. Kendimi tekrar genç hissettim. Bunun nedeni sanırım üniversitelilerin ve çalışanların tatile girmeleriydi. 7’den 70’e her yaş grubundan kişi vardı. Hatta 70’lik bir dede bile gördüm. Ses tesisatını da düzeltmişlerdi.
Hüseyin ve Erkal’ın gelmesi de iyi oldu. Perşembe ve Cuma günleri de güzel geçmişti. Fakat yine de insanın yanında arkadaşlarının olması yalnız olmaktan iyidir. Ayrıca Hüseyin ve Erkal sayesinde MJ Fan’lar olarak çok sükse de yaptık. Yanlarında kostümlerini de getirmişler. İşte fötr şapkalar, Michael’ınki gibi klasik ayakkabılar, gömlekler filan. Normal kıyafetlerini çıkartıp onları giyindiler ve buldukları her fırsatta dans ettiler. Ben de ara sıra dans ettim ama onlar kadar dans etmedim tabii ki. Kostümsüz ve göbekli olduğum için döktürmedim. Yine de Hüseyin ve Erkal haricinde diğer seyircilerden iyiydim. O ayrı mesele. Tabii bir de Yami standında break dance yapanlar, kafaları üzerinde dönenler, elleriyle yürüyenler filan vardı ama o hip-hop’çılar zaten olayı aşmışlar ki seyirci olarak değil, görevli olarak gelmişler.
Neyse, asıl büyük çıkışımızı 12:30’da başlayan Direc-t grubu imza verirken yaptık. Ben “Ya şu Trend Show ’06 İmza Alanı’nı bulamadım” deyince harıl harıl imza alanını aradık. Bulamadık. Sonra bir baktık, meğer sürekli yanından geçiyormuşuz da, haberimiz yok. Demek ki ben Aylin Aslım, 110, Çilekeş imza verirken hep yanlarından geçiyormuşum da haberim yok. Ama “İmza Alanı” diye yazmamışlar ki… 70 tane olduğu söylenen standlardan bile daha az göze çarpıyordu. Neyse, erken arama yaptığımız iyi oldu. İlk oraya gidenler biz olduk. Tabii ki birkaç kız biz bankta otururken önceden sıraya girdiler ama olsun. Yine de önlerdeydik. Fazla beklemeyecektik. Ve Direc-t grubu; yani Bilge Kösebalaban, Alex Tintaru ve Özgür Peştimalci imza alanına gelip masaya kurulmuşlardı. O öndeki kızlara imza verdikten sonra işte başta Bilge olmak üzere Michael Jackson hayranı olan Direc-t grubu ve MjTurkFan üyeleri bir aradaydı. Önce biraz tereddütlüydüm Hüseyin "Ben MJ posteri açacağım" falan deyince. "Yok ayıp olur mu acaba? Yok ya light MJ Fan ise?" gibi kuruntularım vardı, fakat Bilge ile tanışınca hakiki bir MJ fanatiği olduğunu, yani bizden biri olduğunu anladım. Ben Türkçe müzik olarak da daha çok rock dinlediğim için de konserlerinden sonra Direc-t bana çok samimi gelmeye başladı ve çok sevdim. İmza töreninde bize çok samimi bir şekilde "Süpersiniz! Harikasınız!" dedi. Hele Michael Jackson bayrağını görünce kolunu yana açıp bir "Aoow!" diye bağırması var ki görülmeye değerdi. Birlikte çektirdiğimiz fotoğrafta da aynısını yaptı. Ben ona “Powertürk’te izlemiştim grup olarak gündelik yaşamınızı… Thriller izliyordunuz.” dedim. O da “Michael Jackson hakkında aklınıza gelebilecek her şeyi biliyorum” diyerek bizi daha da çok şaşırttı. Gerçekten de bizden biriymiş. Sahnede de bizi gösterip "Burada 3 tane Michael Jackson hayranı var" deyince de çok sevindim. İşte festivalin en renkli sahnelerinden biri Direc-t grubunun imza töreninde bizim Michael Jackson bayrağı açıp fotoğraf çektirmemiz ve Bilge’nin Hüseyin ve Erkal’ı sahneye çağırıp “Billie Jean – Direc-t Version” eşliğinde dans ettirmesiydi.
Gerçekten de başta Hüseyin ve Erkal olmak üzere Trend Show'a renk kattık. Sürekli fotoğraflarımızı çektiler. Özellikle de Direc-t grubunun ve MjTurkFan üyelerinin buluşmasında epey ilgi odağı olduk.
Bilge sahneye "Sanıyorum sadece ikisi dans ediyor" diye sadece Erkal ve Hüseyin'i çağırdı. Benim de dans ettiğimi tahmin edemedi ama iyi ki beni çağırmadı. Çünkü Hüseyin ve Erkal gibi kostümlü ve zayıf değildim. Çok komik bir duruma düşecektim belki de... Kazaklı, göbekli bir Michael Jackson gördünüz mü? Ben şimdilik yine evde klipler yapıp internete koymakla yetinmeye devam edeyim. 1996 yılından beri kendime klipler yapıyorum ve bir-iki seneden beri bu klipler internette onbinlerce insan tarafından izleniyor. İnşallah eski günlerdeki zayıflığıma kavuşurum. Gerçi bana “İyisin ya. Şişman değilsin” diyenler var ama olsun. Belki ilerde bu kompleksim yok olur ama inşallah daha fazla genişlemem. Bu beni çok kaygılandırıyor. Bazı orta yaşlılara bakıyorum da. Benim yaşlarımda bir deri bir kemiklermiş. “Kim bilir ben ileride ne olurum?” diye korkuyorum. Yani bunları anlatıyorum da tek neden bu kompleks değil. Belki bir iki figür yapmak için giderdim. Fakat bu anın kaydedilip ölümsüzleştirilmesi gerekiyordu. Kostümsüz olduğum için ve Billie Jean kareografisini en iyi Hüseyin ve Erkal yaptığı için kendimi eledim. Önemli olan Direc-t ile tanışmış olmak ve o anı yaşayabilmekti. Sahneden işaret edilmem bile bana yetti. Ayrıca Bilge ile internette yazışıyorum. Aslı Gökyokuş, Popstar Evren’den filan sonra ünlü bir internet arkadaşım daha oldu yani.
Bugün aktivitelere daha çok katıldık. Daha doğrusu daha çok gezdik. Bedava fotoğraflar çektirdik. Bedava photoshop yaptırdım dişlerimi Signal ile fırçalamam koşuluyla… Zaten dişleri fırçalamak bir ihtiyaç. Bedavaya ihtiyacımızı karşılıyoruz, üstüne bedava diş fırçası veriyorlar, üstüne de photoshop yapıyorlar… Mach3 çekilişlerine katıldık. Kazanamadık.
Saat 15:00’da Hepsi konserini izlemeye gittik. Albümlerindeki tüm şarkılarını söylediler. Daha doğrusu tamamen playback yaptılar. Tamam, dans ediyorlar filan (ki dans edip de canlı söyleyen ne starlar var Michael Jackson, Madonna gibi…) ama slow şarkılarda bile playback yapılır mı bir konserde ya? Yine de görsel olarak, eğlendirici bir show’du. Bir Hepsi Fan değilim, fakat “Yalan” ve “Dur Dur” şarkılarına bayılıyorum. Sırf o şarkılar için baskı yaptım Hüseyin ve Erkal’a konsere gitmek için… Neyse ki kabul ettiler. Standlar onların daha çok ilgisini çekiyordu da… Ben ise konserler için gelmiştim daha çok. Fakat ne yalan söyleyeyim, standlardan epey yararlandım ve standlarda da eğlendim.
Ve işte 16:00’da festivalin en önemli imza töreni de gelmiş çatmıştı. Diğerlerine “önemsiz” demiyorum, aksine kaçırdıklarım dahil hepsi önemliydi. Fakat bu seferki başkaydı. Türk sanatçı ve gruplardan her zaman imza alma şansı doğabilir. Fakat yabancı bir yıldızdan her zaman imza alamayabilirsin. İşte Pantene standında Rachael Starr’ın imza dağıtması bu yüzden önemliydi. Hayatımda ilk kez yabancı bir şarkıcıdan (aynı zamanda DJ) imza alacaktım… Aldım da… Normalde şarkıcılar fotoğraflarına, CD’lerine, kasetlerine, posterlerine imza atarlar. Fakat Rachael Starr dolu şampuan şişelerine imza atıyordu. İlk önce Hüseyin imza aldı. Erkal’la ben sırada olduğumuz için fotoğrafını çekemedik. “Michael Jackson” diye yazdırmış ismini. Ben dahil bu MJ Fan’lar deli ya. Sonra ben imza aldım. “Turgay” dedim. Güldü. Fakat “Can you spell it?” demedi. Deseydi “Ti-Yu-Ar-Ci-Ey-Vay” diye İngilizce olarak harfleri kodlayacaktım. Sadece kendi imzasını attı. Teşekkür ettim. “Fotoğraf çekilebilir miyiz?” diye sordum. Ben Hüseyin’de olan fotoğraf makineme bakıyordum. Rachael Starr ise gazeteciler, fotoğrafçılar, hayranları da o sırada fotoğraf çektikleri için nereye bakacağını şaşırdı, en büyük fotoğraf makinesine baktığını hissettim. Hakikaten öyleymiş. Fotoğrafta o başka bir yere poz vermiş, ben de kendi fotoğraf makinemi gösteriyorum. Doğal bir poz olmuş. Sonra Erkal imza aldı. Onun fotoğrafını da ben çektim. 17:00’da da konseri vardı. Daha doğrusu performansı vardı. Hem DJ’lik yaptı, hem de performansın sonunda şarkı söyledi. Bol bol dans ettik. Akşam eve geldiğimde anneannem bizim evdeydi. İzmir’den gelmişti.
Tarih: 25/12/2005 11:40
Internet cafe sayesinde görüntülerimizi taze taze MjTurkFan forumuna yollamıştık. Dün dijital fotoğraf makinemin kablosunu evde unutmuştum. Fakat bu sefer kablomu unutmamıştım ama USB Stick'im de sadece 128 MB olduğundan dolayı (yani dijital makinemin hafızasıyla aynı) yine idareli kullanmam gerekecek. Ama yine de daha fazla şey çekeceğimiz kesindi.
Şu an saat 15:25. Erkal şimdi de sıra beklemeden imzalı Duman CD'si kazandı. Hala fotoğraflarını beğenmiyor. >I( Şaka bir yana, zamanımız güzel geçiyor.
Aha, o da ne? Duman’dan imza almak için gnctrkcll çekilişine katılıp 100 şanslı kişi arasına girmemiz gerekiyormuş. Bunu iş işten geçtikten sonra öğrendim. Üstelik ilk 100 de değilmiş. Erkal 10. olmuştu. 100 kişi olana kadar her 10. kişi mi ne kazanıyormuş. Yani ben imza almak için CD kazanmamız gerektiğini o 100 kişi belirlenmeden önce bilsem bile kazanamayabilirmişim. Bu yüreğime su serpti. Neyse ki o şanslıların arasına giren Erkal imdadıma yetişti. Yanımda getirdiğim “Belki Alışman Lazım” CD’sini Erkal’a verdim. Hüseyin Motorola standında “Smooth Criminal Show” yaparken, ben de Hüseyin’in dansını kaydederken Erkal da gnctrkcll standında kendi kazandığı CD’yi ve benim CD’mi imzalatmaya çalışmakla meşgul idi. Neyse ki bana da imza attırmayı başarmış. Çok izdiham varmış. Bu kadarını beklemiyormuş. Hatta security kolunda CD kazandığına dair bileklik olan Erkal’ı kaldırıp Duman elemanlarının yanına getirmişler. Saat 16:48’de Erkal MjTurkFan grubuna konu hakkında şunları yazacaktı: “Mesaj göndererek imzalı CD almaya hak kazanan 50 kişi arasına girdiğim için çok şanslıyım. Daha çok sevindiğim durum ise Turgay Ağabey imzalatmak için Duman CD'si getirmişti ama talihliler arasına giremediği için CD'yi imzalatamayacaktı. İmzalı albüm alırken Turgay Ağabey’in CD'sini de imzalattım.” Şimdi “Talihliler 50 kişi miydi, yoksa 100 kişi miydi?” diye sormakta haklısınız. Vallahi ben de anlamadım. Gnctrkcll görevlisi bana 100 kişi olduğunu söylemişti, Erkal ise 50 kişi diyor. Hangisi doğru olduğunu bilemiyorum. Neyse, ben de bunun üzerine saat 17:02’de aynı foruma “Buradan Erkal'a çok teşekkür ediyorum. O olmasaydı CD'im imzalanmayacaktı.” diye yazdım.
Bugün ana sahnede çok fazla ünlü yoktu. Frito Lay Perküsyon, Coverfest 05 finali, Can Şengün Yamaha Guitar Clinic filan vardı. Ben de Duman çıkana kadar ana sahne bölümüne pek gitmedim. Hüseyin ve Erkal’la takıldım. Sadece bir ara Coverfest 05 finali varken oralardaydık. Çünkü Hüseyin ve Erkal üstlerini, ayakkabılarını filan değiştiriyorlardı. Sunucu yine Şebnem Ferah’tan şarkı söylüyordu müziksiz olarak. Belki de başkasıydı, bilemiyorum. Yani kısacası Duman çıkana kadar ana sahnedeki aktiviteler pek ilgimi çekmemişti. Zaten ana sahnenin olduğu alt kata Ritmix içeceği, cips, patlamış mısır türü promosyonlardan yararlanmak için gidiyorduk Duman çıkana kadar… Doritos standından bedava sweat-shirt almayı da ihmal etmedik tabii ki. Ayrıca Motorola standında yap-boz yarışmasına katıldık yoğun istek üzerine. Biz ilk önce yarışmayı anlamamıştık. “Ne var ki? İşte yap-boz’u yaptık. Çok da kolay” diyorduk. Meğer asıl yarışmada yap-boz’u en hızlı yapan kişi cep telefonu kazanıyormuş. Tabii ki onlarca kişi olduğu için kazanamadık. Şansımızı bir daha kullanmadık. Boşu boşuna zaman yemeyelim, nasıl olsa kazanamayız diye…
Bu arada Motorola standındaki DJ Negma ile de fotoğraf çektirdik. Gerçekten çok tatlı bir DJ’ydi. Şu anda onun bana hediye ettiği CD'sini dinliyorum. Bana e-mail adresini verdi ve çektirdiğimiz fotoğrafları yollamamı istedi. Onun da Michael Jackson hayranı olduğunu öğrendik. Yanında Michael Jackson CD'si yoktu. Ben hep çantamda Şebnem Ferah’ın “Oyunlar” (kendi yaptığım bir derleme), Michael'ın Dangerous ve Number Ones audio CD'lerini taşırım gerekebilir diye. Tabii ki kopyasını. Sakla samanı gelir zamanı misali hemen şak diye CD'mi çıkarttım. DJ Negma çaldı, Hüseyin bu sayede Smooth Criminal'la, Erkal da Billie Jean'le dans etti.
Şu anda Duman konserinden çıktım. (Şu anda saat 19:21) Bayılan bayılanaydı. Çünkü çok kalabalık olduğu için çok sıcak olmuştu. Hüseyin'le Erkal da bu yüzden konsere bir bakıp çıktılar. Ama ben sonuna kadar ordaydım. Çünkü hep Duman konserine gitmek istemişimdir. Başlarında değildim ama olsun, bir 15 dakika kadar kaçırdım sadece... Bir de bir ara Erkal’ın Motorola standında yaptığı “Billie Jean Show”unu kameraya kaydetmek için çıktım yukarı, ama biter bitmez yine Duman konserindeydim.
Perşembe ve Cuma günleri ses sisteminin berbat olduğundan bahsetmiştim. Fakat son iki gündür çok şikayet gelmesinden olacak, bu sorunu hallettiler. Ses sistemi de iyiydi yani... Duman konserinde bayılanlardan biri tam benim önümde bayıldı. Öyle bir düştü ki kafası ayağıma çarptı. Ne yapacağımı şaşırdım. Etraftaki diğer insanlar da gence yardım etmeye çalıştılar. Birkaç kız “Doktor bulalım” diye arkaya gittiler ama çocuk bir süre sonra kalktı. Gözleri hala baygındı ama inatla konseri izlemeye devam etti. Konser çıkışında Hüseyin ve Erkal’ı ararken kızlar çığlık atmaya başladılar konser salonunu üst kata bağlayan kapı açıldığında. “Neden çığlık attılar?” diye baktım. Hiç şaşırmadım. Bu Duman’dan Kaan’dı. Hemen yanımdan koşarak geçti korumalarıyla… Kızlar arkasından koştular. Belki benim imzamı Erkal almıştı, fakat ben de yakından görmüş oldum böylece… Kızlara da çok şaşırdım. Perşembe akşamı Keremcem elini kolunu sallaya sallaya çok rahat biçimde dışarı çıkmıştı. Hemen o da yanımdan geçmişti. Fakat kimse çığlık atıp onun peşinden gitmemişti. Üstelik koruması daha azdı. Belki koruma bile değillerdi, sadece arkadaşlarıydı. Fakat Kaan’da kızlar çılgına döndüler. Demek ki iş yakışıklılığa bakmıyor. Popülerliğe bakıyor. Belki Keremcem pop müzik yapıyor olabilir, fakat rock müzik yapan Kaan’ın daha popüler olduğu kesin… Bu 4 gün boyunca Hürriyet standını hortumladım. Sadece kendime değil; ablama, anneme, babama, amcama, dayıma, teyzeme, Hande’ye, Mert’e de doğdukları günün ana sayfasını aldım. Hatta bununla da kalmadım. Michael Jackson’ın doğduğu günün ana sayfasını bile aldım.
Gece Trend Show'dan döndüğümde kabus dolu saatler beni bekliyordu. Bugün Viyana’dan İstanbul’a gelen dayımın bana hediye ettiği Umax Astra 2200 marka scanner'ı kurarken sistemi bozduk. Çok uzun hikaye. Anlatmayayım. Sadece şunu söyleyeyim. Orijinal CD'si bile Windows'u bozdu. İnternetten yazılım bulsam kim bilir ne olur diye korkudan kuramıyorum. Halbuki ne güzel hayallerim vardı. Trend Show'da Michael'ın konser verdiği zamanki bir haberi bulmuştuk. Onu scan edip foruma koyacaktım mesela. Sonra Trend Show'da bedava çektirdiğimiz fotoğrafları da koyacaktım. Dijital olmayan tüm fotoğraflarımı scanner’dan geçirip CD’lere yükleyecektim.
Neyse, öncelikle sistem yeni yeni oturuyor. Video ve ses bozuk mesela...
Trend Show bittiğinin ertesi günü, yani 26/12/2005 tarihinde, Bilge kendi sitelerinden ( www.direc-t.com ) bana bir cevap yazmış. Çok mutlu oldum. Ben fotoğrafımızı koymuştum onların forumuna. Bir de Billie Jean'lerini... Diğer görüntüleri yayınlamaya çekindiğimi, çünkü albümdeki şarkıların görüntülerinin gönderilmesinin yasak olmasından korktuğumu söyledim ve hemen cevap geldi:
”yo tam tersine bekliyoruz
harikaydı sana ve dostlara çok sevgiler
harikaydı dans
bugün üye oldum mj foruma...
görüşeceğiz en kısa zamanda”
Ya Bilge hayatınızda karşılaşabileceğiniz en mütevazı ve en MJ Fan insanlardan... İyi ki tanışma şerefine erişmişim.
0 Comments:
Post a Comment
<< Home