TST Interactive

Tuesday, December 26, 2006

Entering Business Life Party

1- ENIGMA - Principles Of Lust [(A) Sadeness, (B) Find Love, (C) Sadeness (Reprise)]
2- ENYA – X Files Theme Remix
3- ROBERT MILES – Children (Dreams Version)
4- MOBY – Extreme Ways
5- BRYAN ADAMS – Don’t Give Up
6- TORI AMOS - Professional Widow (Armand Van Helden Remix)
7- MADONNA - Nothing Really Matters Club 69 Vocal Club Mix
8- KYLIE MINOGUE – In Your Eyes
9- TUBA ÖNAL – Umut Sürdükçe
10- GALA – Freed From Desire
11- BELLINI – Samba De Janerio
12- Are You Ready?
13- BOMFUNK MC’s – B-Boys & FlyGirls
14- PRODIGY – The Way It Is
15- MICHAEL JACKSON - Thriller (DMC Excellent Remix)

Friday, December 22, 2006

The Best Of 80s Rock

As you remember, yesterday I've created "The Best of 90s Rock" compilation. So I had to make "The Best of 80s Rock" today...

1- HEART – These Dreams
2- ROXETTE – She’s Got The Look
3- CHRIS ISAAK – Blue Hotel
4- MR. MISTER – Broken Wings
5- WHITE LION – When The Children Cry
6- BON JOVI – Wanted Dead or Alive
7- QUEEN – I Want To Break Free
8- VAN HALEN – Jump
9- BARIŞ MANÇO – Dönence
10- JETHRO TULL - The Rattlesnake Trail
11- BRUCE SPRINGSTEEN – Born in The USA
12- JOAN JETT - I Hate Myself For Loving You
13- THE GO GOS - Our Lips Are Sealed
14- MÖTLEY CRUE - Smoking In The Boys Room
15- AEROSMITH – Walk This Way
16- METALLICA – One
17- GUNS’N ROSES – Welcome to The Jungle
18- MICHAEL JACKSON – Beat It

Thursday, December 21, 2006

The Best Of 90s Rock

There was "The Best Of 90s Pop" compilation. Also, there was "The Best Of 90s Slow" audio CD. What would be the next step? Of course it would be "The Best of 90s Rock"... So I did it today...

1- SOUL ASYLUM – Runaway Train (Acoustic)
2- SAIGON KICK – Love is On The Way
3- MICHAEL SCHENKER GROUP (M.S.G.) – Nightmare
4- BON JOVI – Always
5- BRYAN ADAMS – Please Forgive Me
6- ALANIS MORISETTE – Jagged Little Pill
7- THE CRANBERRIES – Dreams
8- APOCALYPTICA – Nothing Else Matters
9- METALLICA – The Unforgiven
10- QUEEN – Innuendo
11- CARLOS SANTANA & EVERLAST – Put Your Lights On
12- RADIOHEAD – Paranoid Android
13- RED HOT CHILI PEPPERS – Otherside
14- AEROSMITH – Come Together
15- MICHAEL JACKSON – Give In To Me (Album Version)

Wednesday, December 20, 2006

Unforgettable Songs of My Childhood

At the moment, I live emotional seconds, because I listen to an audio CD which I've just made. In this compilation, there are my favorite songs which I used to listen when I was a child. This is not from the eye of present "TST". This is from the past, the child "TST".

1- Yakari Theme
2- He-man Theme
3- Teenage Mutant Ninja Turtles Theme
4- STEVIE WONDER – Happy Birthday To You
5- PIPPO FRANCO - Chi Chi Chi - Co Co Co
6- Charles in Charge Theme
7- Golden Girls Theme
8- GYPSY KINGS – Djobi Djoba
9- AL BANO & ROMINA POWER – Felicita
10- Knight Rider Theme
11- AXEL F – Beverly Hills Cop (Techno Remix)
12- VISAGE – Fade To Grey
13- SAMANTHA FOX – I Wanna Have Some Fun
14- SABRINA – Boys Boys Boys
15- SANDRA – Maria Magdalena
16- CC CATCH – Strangers By Night
17- OPUS – Live is Life
18- MILLI VANILLI – Girl You Know It’s True
19- MADONNA – Causing a Commotion
20- ERASURE – Chorus
21- DR. ALBAN – Hello Africa
22- NEW KIDS ON THE BLOCK – Games
23- MICHAEL JACKSON – Smooth Criminal

Monday, December 18, 2006

' Like A Prayer', chosen video more transgressor of all the times

A splendid Madonna touches a black Jesus and she becomes crazy between crossings in flames. The image was the sufficiently disturbing thing to shake to the Church in 1989... and seems that nowadays it continues revolutionizing. It is first of a list of videos that raise blisters.


In peculiar TOP 10 made by the viewers of the MTV the blond ambition it wins nothing less than four positions. The second place occupies another aspiring to the throne of the pop one, Britney ' Lolitá Spears and its video ' Baby One More Timé.

Well-known videos of Robbie Williams, Michael Jackson or the Spice Girls complete this ranking in which other musical sorts perhaps lie down in lack. Only ero'tico-festive videoclip ' Call On Mé de Eric Prydz has been able to strain a subject dances in the list.


The 10 voted videos more

1-Madonna - Like A Prayer (1989)
2-Britney Spears - Baby One More Time (1999)
3-Michael Jackson - Thriller (1983)
4-Madonna - Ray of Light (1998)
5-Madonna - Vogue (1988)
6-Michael & Janet Jackson - Scream (1995)
7-Robbie Williams - Rock DJ (2000)
8-Eric Prydz - Call On Me (2004)
9-Jamiroquai - Virtual Insanity (1997)
10-Spice Girls - Wannabe (1996)


SOURCE: http://www.nsm.telecinco.es/dn_154.htm
TRANSLATED WITH: http://babelfish.altavista.com/

Tuesday, December 12, 2006

Trend Show '06'da ben; Direc-t, DJ Negma, Karargah, Rachael Starr, Okan Karacan, Seden Gürel, Yiğit Özgür ile karşılaşırsam neler olur?

Tarih: 22/12/2005 23:04

Ben bugün Trend Show'daydım. Belgin Hanım’dan direksiyon dersi aldıktan sonra saat 2 gibi gittim oraya. Yani resmen araba sürerek gittim Lütfi Kırdar’a… İlk kez Lütfi Kırdar'a gittiğim için çok karıştırdım her yeri. Fotoğraf çekmek serbest mi, değil mi, bilmiyordum. Bugün getirmedim ne olur ne olmaz diye. Meğer fotoğraf makinesi getirmek serbestmiş. Cep telefonumla idare ettim ama diğer günler götüreceğim. Standları gezerken bir baktım, mezun olduğum üniversite (İstanbul Kültür) oraya stand kurmuş. Kemal Demircan ve sima olarak tanıdıklarım vardı. Ayrıca Pazar günü aynı sınıfta okuduğum arkadaşım Yunus orada duracakmış. Çok şaşırdım. Bir de Turkcell'den bir tanıdığım vardı. Mercedes-Benz'te staj yaparken onun yanında çalışmıştım. Onunla da karşılaştım. Hiç de sevmezdim onu ama ne yapalım? Önceden onu başka yerlerde gördüğümde görmezden geliyordum, fakat bu sefer burun buruna karşılaşınca konuşmak zorunda kaldım. Sonra saat 3'de Seden Gürel'in konuk sanatçı olduğu Keremcem konserine gittim. Konserin sonlarına doğru hemen İrem Records'a gittim Seden Gürel'den imza almak için... Yeni CD'sini de aldım (Maia) fakat yanımda Bir Yudum Sevgi kasetini de getirmiştim. Görevliler beni işaret ettiler. Orada özellikle Seden Gürel için gelen tek kişi bendim sanırım. Diğerleri Keremcem için gelmişlerdi ama Keremcem'i daha çok bekleyeceklerdi onlar Seden Gürel'in de dediği gibi… Seden Gürel elimde “Bir Yudum Sevgi” kasetini ve son CD'sini birlikte görünce şaşırdı. Bana doğru "Canııııım" diye koştu. "O kaset bende bile yok." dedi. "Bak, yürütebilirim" diye uyardı. "Aaa. Yok mu?" diye şaşırdım. "Annem aldı, vermiyor" dedi. Ben hem o kasete, hem yeni aldığım CD'ye, hem de fotoğrafına imza attırdım. Bana torpil yaparak ilk önce beni aldılar. Herkes kıskandı. Eee, ne yapalım? Bende Seden Gürel'de bile olmayan kaset var. He he. "Best Of gibi bir albüm bu" dedim. "Best Of'um geliyor" müjdesini verdi. Her imza attırdığımda "Ben Turgay'ım" dememe takıldı. "Ben Turgay'ım" diye taklidimi yaparak güldü. Fotoğraf da çektirdik. Çocukluğumda en sevdiğim şarkıcılardan biriyle ahbap oldum gibi hissettim kendimi... Hatta ilk kez bir şarkıcı bana özel olarak bir şarkı tavsiye etti. Eski bir dinleyicisi olduğum için özellikle bana “Maia” CD’sindeki “Aşk her şeye Değer” adlı şarkısını tavsiye etti “Üçüncü şarkıya dikkat diyorum. Tavsiye ediyorum” diyerek… Keremcem'i beklemedim. Maia CD'sinde o da vardı ama çok meraklı değildim. Çilekeş'i kaçırmak istemiyordum. Blue Jean'de Çilekeş'e sorduğum soru bile çıkmıştı bu ay ama ben ilk kez onların bütün şarkılarını dinledim. Sadece bir şarkılarını biliyordum. Çok beğendim performanslarını ve şarkılarını. Keremcem'in slow şarkılarından baygınlık gelmişti. Tamam, yakışıklı çocuk, güzel sesi var, müzik de güzel ama üst üste olunca sadece Keremcem kendilerine çıkma teklifi yapacak zanneden kızlar haricinde insana sıkıntı geliyor. Seden Gürel sesiyle kurtarmıştı beni uyumaktan. Çilekeş coşturunca da kendime geldim. 17:30'da Trend Show 06 İmza Alanı'nda Aylin Aslım'ın imza töreni vardı programda... Fakat hiçbir görevli bilmiyordu orasının neresi olduğunu. Herkes farklı yere yönlendiriyordu. Her yeri didik didik aradım ama öyle bir yer bulamadım. İmza bekleyen kalabalık bile yoktu herhangi bir yerde... Çok ilginç. Belki de iptal oldu. "Zaten 18:00'da konseri var" diye ana sahneye geri döndüm. Çilekeş konserini bitirdi. Önden yer kaptım. Yarım saat gecikmeyle Aylin Aslım sahnedeydi. Aylin Aslım'ın hiçbir konserine gitmemiştim ama çok sevdiğim için hep gitmek istiyordum. Sonunda gittim. Harika bir konserdi. Fakat ses düzeni bütün konserlerde feciydi. Şarkı söyleyenlerin dediklerinden hiç kimse bir şey anlamıyordu. Ne şarkı sözlerinden (biliyorsak anlıyorduk o kadar) ne de şarkı aralarında anlattıkları şeylerden... Yine de güzel vakit geçirdim. Hüseyin haklıymış. Bedava yiyecek, içecek dağıtan yerler vardı. Sonra hediye olarak doğduğumuz gün çıkan Hürriyet gazetesinin ana sayfasını hediye ediyorlardı. Ben de ablamla bana aldım. Evet, işte bugünün özeti... Aylin Aslım'ın imza gününü maalesef kaçırdım. Gerçi onun CD'si imzalı bende. Ama ben fotoğraf çektirmek istiyordum. Olmadı... Kısmet değilmiş.

Tarih: 23/12/2005 23:11

Bugün Trend Show’un ikinci günüydü. Bugün daha erken gittim. Gerçekten çok güzel düşünülmüş bir şey olduğuna tekrar inandım. Fakat dün de dediğim gibi ses tesisatı iyi değil. Benim için her şeyden önce konserler geliyor. Gerçekten bir çok bedava şey olması çok hoş. Mesela bugün bedava fotoğraf çektirdim. Bedava patlamış mısır bile dağıtıyorlardı. Fakat ses tesisatında dünden beri çok aksilik yaşanıyor. Cashflow ve Karargah da epey ses tesisatından yakındılar. Hatta Karargah üyeleri ses tesisatından görevli olanların üzerine yürüdüler. Mikrofonlarının bozulması bardağı taşıran son damla oldu. Az kalsın birbirlerine giriyorlardı. "Bakın suç ses tesisatında" deyince sesçi sahneye çıktı ve epey tartıştılar. Neyse ki konserin sonlarında ses Karargah'ın istediği gibi oldu da olay tatlıya bağlandı. Neyse, ilk önce Cashflow sahneye çıktı. Bu gruptan haberim bile yoktu. Hiç tanımıyorum ama söyleyebilirim ki kendimi epey yaşlı hissettim. Zaten seyircilerin yaş ortalaması küçük, hadi onu "Genç ruhluyuz" diye geçelim, bir de Cashflow'un çok genç üyeleri sahneye çıkınca kendimi 40-50 yaşlarında gibi hissettim. Çok göze çarptığımdan korktum. Ortaokuldan (pardon, artık o ilköğretim oldu) ve liseden formalarıyla kaçıp Trend Show'a gelen öğrenciler bile vardı. Neyse ki standlarda duranlar ve etkinliğe gelen meraklı orta yaşlı ev hanımları vardı da biraz nefes aldım.
Cashflow'un hemen ardından Karargah sahneye çıktı. Karargah'ı Rock'n Coke'ta da izlemiştim ve çok beğenmiştim. Fakat Rock'n Coke ile Trend Show arasındaki ses tesisatı farkı dağlar kadar... Yine de bilet dahil paralı olan şeylerin çok ucuz olması ya da promosyon nedeniyle elini nereye atsan bedava bir şeyin olması Rock'n Coke'tan sonra yadırganıyor tabii ki de... Konserden sonra Karargah üyeleriyle fotoğraf çektirdim. Neyse, sonra yine Rock'n Coke'ta ilk olarak izlediğim yeni ve çok iyi bir elektronik rock grubu 110 sahneye çıktı. 110 kendi şarkılarının yanı sıra yine Depeche Mode'dan Enjoy The Silence'ı, "Uykusuz Her Gece" ve "Ben Ölmeden Önce"'yi de cover'ladılar. Çok değil, daha bu hafta Fatih Erdemci'nin albümünü dinleyip "Ya şu Fatih Erdemci neden albüm yapmaya devam etmiyor?" diye düşünüp nostalji takılmıştım. 110 grubunun Fatih Erdemci'nin şarkısını cover'lamasından sonra bu performans Fatih Erdemci'yi özlediğimi daha çok anlamama sebep oldu. Bu yetenek harcandı resmen ya... Tek albümü var. Neden bir geri dönüş yapmıyor, hayret verici bir olay…
Veee işte beklenen an... Kuşkusuz şu ana kadarki Trend Show'daki en iyi performans... Böyle düşünüyorum, çünkü en çok coştuğum konser bu oldu. Yine de insanın teenager dönemlerindeki gruplar kadar hiçbir grup insana haz vermiyor ya ne kadar iyi olurlarsa olsunlar... Kargo harika bir konser verdi. Kendi eski şarkılarının yanı sıra "Yıldızların Altında" albümündeki cover'larını da seslendirdiler. Extra olarak o albüme alamadıkları "Sarışınım" ve "Yemin Ettim" şarkılarını da cover'ladılar.
Kargo konserini en önden izledim valla. Gerçi Cashflow ve Karargah'ı da en önden izlemiştim. Çünkü onlarda fazla seyirci yoktu. Tek başıma olduğum için yer kapmam kolay olmuştu. Fakat 110 konseri esnasında süzülerek en öne geçmeyi başardım sırf Kargo için ve konser arasında hiçbir yere ayrılmadan Kargo'yu bekledim. Yerimi kaptırmam komik olurdu. Kimsenin kılı kıpırdamıyordu zaten. "Sizi aktivitelere alalım" diye kaç kere anons yaptılar ama Kargo hayranları bunu iplemedi.
Kargo konserinden sonra Sefa'ya rastladım. O kadar alışmışım ki "Şu ürünümüzü denemek ister misiniz?", "Şu anketi doldurur musunuz?", "Şu aktiviteye katılır mısınız?" gibi şeylere, Sefa'yı da öyle bir şey diyor sanıp tanımadım. Gürültü olduğu için "Ben mjturkfan'dan Sefa" dediğini de anlamadım. Yüzüne dikkatlice baktığımda jeton düştü.
Trend Show bittikten sonra Taksim’de gezdim biraz. Hulusi Tunca’nın “Barış Manço: Uzun Saçlı Dev Adam / O Bir “Masal”dı” adlı kitabını aldım ve hemen okumaya başladım. Kargo konseri biter bitmez eve geldiğim için “Hayat Bilgisi” dizisini bile kaçırmadım.

Tarih: 24/12/2005 19:09

“Şu anda Internet cafedeyiz. Solumda Erkal, sağımda Hüseyin var. İkisi Trend Show'a damgalarını vurdular. Direc-t ile birlikte sahneye çıktılar ve Billie Jean eşliğinde dans ettiler. Ayrıca Nivea standında da dans etmeleri istendi. Orada da dans ettiler. Rachael Starr eşliğinde normal pistte dans ederlerken Coca Cola onlara iş teklif etti. Yani epey ünlü oldular.
Çok güzel vakit geçiriyoruz burada. Bir oyuna katıldık. Saçma bir oyun. Hala anlayabilmiş değilim. O oyunda Erkal birinci oldu, ben de ikinci oldum ve deodorant kazandık. “

Evet, işte bugün MjTurkFan sitesinin forumundaki “Trend Show 2006” forumuna böyle yazmıştım. Bu sabah uyandığımda karlarla karşılaştım. Fakat bu Trend Show’a gitmemi engellemedi. Belgin Hanım’la olan direksiyon dersinin iptal olması da çok işime yaradı. Çünkü böylece Hüseyin ve Erkal’la Taksim Meydanı’nda zamanında buluşabilecektim. Hatta onlara “Aranıza geç katılacağım” demiştim, fakat onlardan önce Taksim’e gidince onlar da bu duruma şaşırdılar doğal olarak… Üçümüz birlikte Lütfi Kırdar’a gittik. Onlar biletlerini yeni aldılar ve bilekliklerini de taktılar. İlk kez geliyorlardı bu sene… Hüseyin geçen seneki Trend Show’a da gitmişti. Ben ise dersler bakımından yoğun olduğum için çok istememe rağmen geçen seneki Trend Show’a gidememiştim. Fakat artık mezunum. Dört gün de gidebiliyorum, çok şükür. Bugün yaş ortalaması da yükselmişti epey… Hatta epey yükseldi. Kendimi tekrar genç hissettim. Bunun nedeni sanırım üniversitelilerin ve çalışanların tatile girmeleriydi. 7’den 70’e her yaş grubundan kişi vardı. Hatta 70’lik bir dede bile gördüm. Ses tesisatını da düzeltmişlerdi.
Hüseyin ve Erkal’ın gelmesi de iyi oldu. Perşembe ve Cuma günleri de güzel geçmişti. Fakat yine de insanın yanında arkadaşlarının olması yalnız olmaktan iyidir. Ayrıca Hüseyin ve Erkal sayesinde MJ Fan’lar olarak çok sükse de yaptık. Yanlarında kostümlerini de getirmişler. İşte fötr şapkalar, Michael’ınki gibi klasik ayakkabılar, gömlekler filan. Normal kıyafetlerini çıkartıp onları giyindiler ve buldukları her fırsatta dans ettiler. Ben de ara sıra dans ettim ama onlar kadar dans etmedim tabii ki. Kostümsüz ve göbekli olduğum için döktürmedim. Yine de Hüseyin ve Erkal haricinde diğer seyircilerden iyiydim. O ayrı mesele. Tabii bir de Yami standında break dance yapanlar, kafaları üzerinde dönenler, elleriyle yürüyenler filan vardı ama o hip-hop’çılar zaten olayı aşmışlar ki seyirci olarak değil, görevli olarak gelmişler.
Neyse, asıl büyük çıkışımızı 12:30’da başlayan Direc-t grubu imza verirken yaptık. Ben “Ya şu Trend Show ’06 İmza Alanı’nı bulamadım” deyince harıl harıl imza alanını aradık. Bulamadık. Sonra bir baktık, meğer sürekli yanından geçiyormuşuz da, haberimiz yok. Demek ki ben Aylin Aslım, 110, Çilekeş imza verirken hep yanlarından geçiyormuşum da haberim yok. Ama “İmza Alanı” diye yazmamışlar ki… 70 tane olduğu söylenen standlardan bile daha az göze çarpıyordu. Neyse, erken arama yaptığımız iyi oldu. İlk oraya gidenler biz olduk. Tabii ki birkaç kız biz bankta otururken önceden sıraya girdiler ama olsun. Yine de önlerdeydik. Fazla beklemeyecektik. Ve Direc-t grubu; yani Bilge Kösebalaban, Alex Tintaru ve Özgür Peştimalci imza alanına gelip masaya kurulmuşlardı. O öndeki kızlara imza verdikten sonra işte başta Bilge olmak üzere Michael Jackson hayranı olan Direc-t grubu ve MjTurkFan üyeleri bir aradaydı. Önce biraz tereddütlüydüm Hüseyin "Ben MJ posteri açacağım" falan deyince. "Yok ayıp olur mu acaba? Yok ya light MJ Fan ise?" gibi kuruntularım vardı, fakat Bilge ile tanışınca hakiki bir MJ fanatiği olduğunu, yani bizden biri olduğunu anladım. Ben Türkçe müzik olarak da daha çok rock dinlediğim için de konserlerinden sonra Direc-t bana çok samimi gelmeye başladı ve çok sevdim. İmza töreninde bize çok samimi bir şekilde "Süpersiniz! Harikasınız!" dedi. Hele Michael Jackson bayrağını görünce kolunu yana açıp bir "Aoow!" diye bağırması var ki görülmeye değerdi. Birlikte çektirdiğimiz fotoğrafta da aynısını yaptı. Ben ona “Powertürk’te izlemiştim grup olarak gündelik yaşamınızı… Thriller izliyordunuz.” dedim. O da “Michael Jackson hakkında aklınıza gelebilecek her şeyi biliyorum” diyerek bizi daha da çok şaşırttı. Gerçekten de bizden biriymiş. Sahnede de bizi gösterip "Burada 3 tane Michael Jackson hayranı var" deyince de çok sevindim. İşte festivalin en renkli sahnelerinden biri Direc-t grubunun imza töreninde bizim Michael Jackson bayrağı açıp fotoğraf çektirmemiz ve Bilge’nin Hüseyin ve Erkal’ı sahneye çağırıp “Billie Jean – Direc-t Version” eşliğinde dans ettirmesiydi.
Gerçekten de başta Hüseyin ve Erkal olmak üzere Trend Show'a renk kattık. Sürekli fotoğraflarımızı çektiler. Özellikle de Direc-t grubunun ve MjTurkFan üyelerinin buluşmasında epey ilgi odağı olduk.
Bilge sahneye "Sanıyorum sadece ikisi dans ediyor" diye sadece Erkal ve Hüseyin'i çağırdı. Benim de dans ettiğimi tahmin edemedi ama iyi ki beni çağırmadı. Çünkü Hüseyin ve Erkal gibi kostümlü ve zayıf değildim. Çok komik bir duruma düşecektim belki de... Kazaklı, göbekli bir Michael Jackson gördünüz mü? Ben şimdilik yine evde klipler yapıp internete koymakla yetinmeye devam edeyim. 1996 yılından beri kendime klipler yapıyorum ve bir-iki seneden beri bu klipler internette onbinlerce insan tarafından izleniyor. İnşallah eski günlerdeki zayıflığıma kavuşurum. Gerçi bana “İyisin ya. Şişman değilsin” diyenler var ama olsun. Belki ilerde bu kompleksim yok olur ama inşallah daha fazla genişlemem. Bu beni çok kaygılandırıyor. Bazı orta yaşlılara bakıyorum da. Benim yaşlarımda bir deri bir kemiklermiş. “Kim bilir ben ileride ne olurum?” diye korkuyorum. Yani bunları anlatıyorum da tek neden bu kompleks değil. Belki bir iki figür yapmak için giderdim. Fakat bu anın kaydedilip ölümsüzleştirilmesi gerekiyordu. Kostümsüz olduğum için ve Billie Jean kareografisini en iyi Hüseyin ve Erkal yaptığı için kendimi eledim. Önemli olan Direc-t ile tanışmış olmak ve o anı yaşayabilmekti. Sahneden işaret edilmem bile bana yetti. Ayrıca Bilge ile internette yazışıyorum. Aslı Gökyokuş, Popstar Evren’den filan sonra ünlü bir internet arkadaşım daha oldu yani.
Bugün aktivitelere daha çok katıldık. Daha doğrusu daha çok gezdik. Bedava fotoğraflar çektirdik. Bedava photoshop yaptırdım dişlerimi Signal ile fırçalamam koşuluyla… Zaten dişleri fırçalamak bir ihtiyaç. Bedavaya ihtiyacımızı karşılıyoruz, üstüne bedava diş fırçası veriyorlar, üstüne de photoshop yapıyorlar… Mach3 çekilişlerine katıldık. Kazanamadık.
Saat 15:00’da Hepsi konserini izlemeye gittik. Albümlerindeki tüm şarkılarını söylediler. Daha doğrusu tamamen playback yaptılar. Tamam, dans ediyorlar filan (ki dans edip de canlı söyleyen ne starlar var Michael Jackson, Madonna gibi…) ama slow şarkılarda bile playback yapılır mı bir konserde ya? Yine de görsel olarak, eğlendirici bir show’du. Bir Hepsi Fan değilim, fakat “Yalan” ve “Dur Dur” şarkılarına bayılıyorum. Sırf o şarkılar için baskı yaptım Hüseyin ve Erkal’a konsere gitmek için… Neyse ki kabul ettiler. Standlar onların daha çok ilgisini çekiyordu da… Ben ise konserler için gelmiştim daha çok. Fakat ne yalan söyleyeyim, standlardan epey yararlandım ve standlarda da eğlendim.
Ve işte 16:00’da festivalin en önemli imza töreni de gelmiş çatmıştı. Diğerlerine “önemsiz” demiyorum, aksine kaçırdıklarım dahil hepsi önemliydi. Fakat bu seferki başkaydı. Türk sanatçı ve gruplardan her zaman imza alma şansı doğabilir. Fakat yabancı bir yıldızdan her zaman imza alamayabilirsin. İşte Pantene standında Rachael Starr’ın imza dağıtması bu yüzden önemliydi. Hayatımda ilk kez yabancı bir şarkıcıdan (aynı zamanda DJ) imza alacaktım… Aldım da… Normalde şarkıcılar fotoğraflarına, CD’lerine, kasetlerine, posterlerine imza atarlar. Fakat Rachael Starr dolu şampuan şişelerine imza atıyordu. İlk önce Hüseyin imza aldı. Erkal’la ben sırada olduğumuz için fotoğrafını çekemedik. “Michael Jackson” diye yazdırmış ismini. Ben dahil bu MJ Fan’lar deli ya.  Sonra ben imza aldım. “Turgay” dedim. Güldü. Fakat “Can you spell it?” demedi. Deseydi “Ti-Yu-Ar-Ci-Ey-Vay” diye İngilizce olarak harfleri kodlayacaktım. Sadece kendi imzasını attı. Teşekkür ettim. “Fotoğraf çekilebilir miyiz?” diye sordum. Ben Hüseyin’de olan fotoğraf makineme bakıyordum. Rachael Starr ise gazeteciler, fotoğrafçılar, hayranları da o sırada fotoğraf çektikleri için nereye bakacağını şaşırdı, en büyük fotoğraf makinesine baktığını hissettim. Hakikaten öyleymiş. Fotoğrafta o başka bir yere poz vermiş, ben de kendi fotoğraf makinemi gösteriyorum. Doğal bir poz olmuş. Sonra Erkal imza aldı. Onun fotoğrafını da ben çektim. 17:00’da da konseri vardı. Daha doğrusu performansı vardı. Hem DJ’lik yaptı, hem de performansın sonunda şarkı söyledi. Bol bol dans ettik. Akşam eve geldiğimde anneannem bizim evdeydi. İzmir’den gelmişti.

Tarih: 25/12/2005 11:40

Internet cafe sayesinde görüntülerimizi taze taze MjTurkFan forumuna yollamıştık. Dün dijital fotoğraf makinemin kablosunu evde unutmuştum. Fakat bu sefer kablomu unutmamıştım ama USB Stick'im de sadece 128 MB olduğundan dolayı (yani dijital makinemin hafızasıyla aynı) yine idareli kullanmam gerekecek. Ama yine de daha fazla şey çekeceğimiz kesindi.
Şu an saat 15:25. Erkal şimdi de sıra beklemeden imzalı Duman CD'si kazandı. Hala fotoğraflarını beğenmiyor. >I( Şaka bir yana, zamanımız güzel geçiyor.
Aha, o da ne? Duman’dan imza almak için gnctrkcll çekilişine katılıp 100 şanslı kişi arasına girmemiz gerekiyormuş. Bunu iş işten geçtikten sonra öğrendim. Üstelik ilk 100 de değilmiş. Erkal 10. olmuştu. 100 kişi olana kadar her 10. kişi mi ne kazanıyormuş. Yani ben imza almak için CD kazanmamız gerektiğini o 100 kişi belirlenmeden önce bilsem bile kazanamayabilirmişim. Bu yüreğime su serpti. Neyse ki o şanslıların arasına giren Erkal imdadıma yetişti. Yanımda getirdiğim “Belki Alışman Lazım” CD’sini Erkal’a verdim. Hüseyin Motorola standında “Smooth Criminal Show” yaparken, ben de Hüseyin’in dansını kaydederken Erkal da gnctrkcll standında kendi kazandığı CD’yi ve benim CD’mi imzalatmaya çalışmakla meşgul idi. Neyse ki bana da imza attırmayı başarmış. Çok izdiham varmış. Bu kadarını beklemiyormuş. Hatta security kolunda CD kazandığına dair bileklik olan Erkal’ı kaldırıp Duman elemanlarının yanına getirmişler. Saat 16:48’de Erkal MjTurkFan grubuna konu hakkında şunları yazacaktı: “Mesaj göndererek imzalı CD almaya hak kazanan 50 kişi arasına girdiğim için çok şanslıyım. Daha çok sevindiğim durum ise Turgay Ağabey imzalatmak için Duman CD'si getirmişti ama talihliler arasına giremediği için CD'yi imzalatamayacaktı. İmzalı albüm alırken Turgay Ağabey’in CD'sini de imzalattım.” Şimdi “Talihliler 50 kişi miydi, yoksa 100 kişi miydi?” diye sormakta haklısınız. Vallahi ben de anlamadım. Gnctrkcll görevlisi bana 100 kişi olduğunu söylemişti, Erkal ise 50 kişi diyor. Hangisi doğru olduğunu bilemiyorum. Neyse, ben de bunun üzerine saat 17:02’de aynı foruma “Buradan Erkal'a çok teşekkür ediyorum. O olmasaydı CD'im imzalanmayacaktı.” diye yazdım.
Bugün ana sahnede çok fazla ünlü yoktu. Frito Lay Perküsyon, Coverfest 05 finali, Can Şengün Yamaha Guitar Clinic filan vardı. Ben de Duman çıkana kadar ana sahne bölümüne pek gitmedim. Hüseyin ve Erkal’la takıldım. Sadece bir ara Coverfest 05 finali varken oralardaydık. Çünkü Hüseyin ve Erkal üstlerini, ayakkabılarını filan değiştiriyorlardı. Sunucu yine Şebnem Ferah’tan şarkı söylüyordu müziksiz olarak. Belki de başkasıydı, bilemiyorum. Yani kısacası Duman çıkana kadar ana sahnedeki aktiviteler pek ilgimi çekmemişti. Zaten ana sahnenin olduğu alt kata Ritmix içeceği, cips, patlamış mısır türü promosyonlardan yararlanmak için gidiyorduk Duman çıkana kadar… Doritos standından bedava sweat-shirt almayı da ihmal etmedik tabii ki. Ayrıca Motorola standında yap-boz yarışmasına katıldık yoğun istek üzerine. Biz ilk önce yarışmayı anlamamıştık. “Ne var ki? İşte yap-boz’u yaptık. Çok da kolay” diyorduk. Meğer asıl yarışmada yap-boz’u en hızlı yapan kişi cep telefonu kazanıyormuş. Tabii ki onlarca kişi olduğu için kazanamadık. Şansımızı bir daha kullanmadık. Boşu boşuna zaman yemeyelim, nasıl olsa kazanamayız diye…
Bu arada Motorola standındaki DJ Negma ile de fotoğraf çektirdik. Gerçekten çok tatlı bir DJ’ydi. Şu anda onun bana hediye ettiği CD'sini dinliyorum. Bana e-mail adresini verdi ve çektirdiğimiz fotoğrafları yollamamı istedi. Onun da Michael Jackson hayranı olduğunu öğrendik. Yanında Michael Jackson CD'si yoktu. Ben hep çantamda Şebnem Ferah’ın “Oyunlar” (kendi yaptığım bir derleme), Michael'ın Dangerous ve Number Ones audio CD'lerini taşırım gerekebilir diye. Tabii ki kopyasını. Sakla samanı gelir zamanı misali hemen şak diye CD'mi çıkarttım. DJ Negma çaldı, Hüseyin bu sayede Smooth Criminal'la, Erkal da Billie Jean'le dans etti.
Şu anda Duman konserinden çıktım. (Şu anda saat 19:21) Bayılan bayılanaydı. Çünkü çok kalabalık olduğu için çok sıcak olmuştu. Hüseyin'le Erkal da bu yüzden konsere bir bakıp çıktılar. Ama ben sonuna kadar ordaydım. Çünkü hep Duman konserine gitmek istemişimdir. Başlarında değildim ama olsun, bir 15 dakika kadar kaçırdım sadece... Bir de bir ara Erkal’ın Motorola standında yaptığı “Billie Jean Show”unu kameraya kaydetmek için çıktım yukarı, ama biter bitmez yine Duman konserindeydim.
Perşembe ve Cuma günleri ses sisteminin berbat olduğundan bahsetmiştim. Fakat son iki gündür çok şikayet gelmesinden olacak, bu sorunu hallettiler. Ses sistemi de iyiydi yani... Duman konserinde bayılanlardan biri tam benim önümde bayıldı. Öyle bir düştü ki kafası ayağıma çarptı. Ne yapacağımı şaşırdım. Etraftaki diğer insanlar da gence yardım etmeye çalıştılar. Birkaç kız “Doktor bulalım” diye arkaya gittiler ama çocuk bir süre sonra kalktı. Gözleri hala baygındı ama inatla konseri izlemeye devam etti. Konser çıkışında Hüseyin ve Erkal’ı ararken kızlar çığlık atmaya başladılar konser salonunu üst kata bağlayan kapı açıldığında. “Neden çığlık attılar?” diye baktım. Hiç şaşırmadım. Bu Duman’dan Kaan’dı. Hemen yanımdan koşarak geçti korumalarıyla… Kızlar arkasından koştular. Belki benim imzamı Erkal almıştı, fakat ben de yakından görmüş oldum böylece… Kızlara da çok şaşırdım. Perşembe akşamı Keremcem elini kolunu sallaya sallaya çok rahat biçimde dışarı çıkmıştı. Hemen o da yanımdan geçmişti. Fakat kimse çığlık atıp onun peşinden gitmemişti. Üstelik koruması daha azdı. Belki koruma bile değillerdi, sadece arkadaşlarıydı. Fakat Kaan’da kızlar çılgına döndüler. Demek ki iş yakışıklılığa bakmıyor. Popülerliğe bakıyor. Belki Keremcem pop müzik yapıyor olabilir, fakat rock müzik yapan Kaan’ın daha popüler olduğu kesin… Bu 4 gün boyunca Hürriyet standını hortumladım. Sadece kendime değil; ablama, anneme, babama, amcama, dayıma, teyzeme, Hande’ye, Mert’e de doğdukları günün ana sayfasını aldım. Hatta bununla da kalmadım. Michael Jackson’ın doğduğu günün ana sayfasını bile aldım.
Gece Trend Show'dan döndüğümde kabus dolu saatler beni bekliyordu. Bugün Viyana’dan İstanbul’a gelen dayımın bana hediye ettiği Umax Astra 2200 marka scanner'ı kurarken sistemi bozduk. Çok uzun hikaye. Anlatmayayım. Sadece şunu söyleyeyim. Orijinal CD'si bile Windows'u bozdu. İnternetten yazılım bulsam kim bilir ne olur diye korkudan kuramıyorum. Halbuki ne güzel hayallerim vardı. Trend Show'da Michael'ın konser verdiği zamanki bir haberi bulmuştuk. Onu scan edip foruma koyacaktım mesela. Sonra Trend Show'da bedava çektirdiğimiz fotoğrafları da koyacaktım. Dijital olmayan tüm fotoğraflarımı scanner’dan geçirip CD’lere yükleyecektim.
Neyse, öncelikle sistem yeni yeni oturuyor. Video ve ses bozuk mesela...
Trend Show bittiğinin ertesi günü, yani 26/12/2005 tarihinde, Bilge kendi sitelerinden ( www.direc-t.com ) bana bir cevap yazmış. Çok mutlu oldum. Ben fotoğrafımızı koymuştum onların forumuna. Bir de Billie Jean'lerini... Diğer görüntüleri yayınlamaya çekindiğimi, çünkü albümdeki şarkıların görüntülerinin gönderilmesinin yasak olmasından korktuğumu söyledim ve hemen cevap geldi:

”yo tam tersine bekliyoruz
harikaydı sana ve dostlara çok sevgiler
harikaydı dans
bugün üye oldum mj foruma...
görüşeceğiz en kısa zamanda”


Ya Bilge hayatınızda karşılaşabileceğiniz en mütevazı ve en MJ Fan insanlardan... İyi ki tanışma şerefine erişmişim.

The 2006 Billboard Music Award Winners

December 04, 2006,

More than any other music awards show, the Billboard Music Awards are determined by music fans. Finalists and winners are determined by actual performance on Billboard's charts, with sales data compiled by Nielsen SoundScan and radio play tracked by Nielsen Broadcast Data Systems.

Below are the winners of the 2006 Billboard Music Awards handed out Dec. 4 at the MGM Grand Garden Arena in Las Vegas and broadcast live on Fox.

Billboard Century Award: Tony Bennett
Artist duo/group of the year: Nickelback
Artist of the year: Chris Brown
New artist of the year: Chris Brown
Album of the year: "Some Hearts," Carrie Underwood
Female artist of the year: Rihanna

Male artist of the year: Chris Brown
Female Billboard 200 album artist of the year: Carrie Underwood
Hot 100 artist duo/group of the year: Nickelback
Hot 100 airplay song of the year: "Be Without You," Mary J. Blige
Female Hot 100 artist of the year: Rihanna
Pop 100 single of the year: "Promiscuous," Nelly Furtado featuring Timbaland
Pop 100 artist of the year: Rihanna
Rap artist of the year: T.I.
Rap album of the year: "King," T.I.
Rap album artist of the year: T.I.
Rap songs artist of the year: T.I.
Country songs artist of the year: Kenny Chesney
Country album of the year: "Some Hearts," Carrie Underwood
New country artist of the year: Carrie Underwood
Female country artist of the year: Carrie Underwood
Female R&B/hip-hop artist of the year: Mary J. Blige
R&B/hip-hop artist of the year: Mary J. Blige
R&B/hip-hop songs artist of the year: Mary J. Blige
R&B/hip-hop album artist of the year: Mary J. Blige
R&B hip-hop album of the year: "The Breakthrough," Mary J. Blige
R&B/hip-hop song of the year: "Be Without You," Mary J. Blige
R&B/hip-hop song airplay of the year: "Be Without You," Mary J. Blige
Rock Album of the year: "All the Right Reasons," Nickelback
Rock song of the year: "Animal I Have Become," Three Days Grace
Soundtrack album of the year: "High School Musical"
Digital album of the year: "How to Save a Life," the Fray
Digital album artist of the year: The Fray
Digital songs artist of the year: The Fray
Videoclip of the year: "Be Without You," Mary J. Blige
Videoclips artist of the year: T.I.

SOURCE: http://billboard.com/bbcom/news/article_display.jsp?vnu_content_id=1003468068

Billboard ve Blue Jean dergilerinin en iyi rock albümü listeleri...

Bu ay hem Blue Jean dergisi, hem de Billboard Türkiye dergisi "En iyi Türkçe rock albümleri" listeleri yaptılar... Önce Billboard listesini görelim.

BILLBOARD - SON 10 YILIN EN İYİ 25 TÜRKÇE ROCK ALBÜMÜ

1.DUMAN - Belki Alışman Lazım (2001)
2.MOR VE ÖTESİ - Dünya Yalan Söylüyor (2004)
3.NAZAN ÖNCEL - Demir Leblebi (1999)
4.ŞEBNEM FERAH - Kadın (1996)
5.HAYKO CEPKİN - Sakin Olmam Lazım (2005)
6.TEOMAN - Teoman (1997)
7.MANGA - maNga (2004)
8.AYLİN ASLIM VE TAYFASI - Gülyabani (2005)
9.REPLİKAS - Köledoyuran (2000)
10.KESMEŞEKER - İnsülin (1998)
11.MOR VE ÖTESİ - Büyük Düşler (2006)
12.DUMAN - Eski Köprünün Altında (1999)
13.BULUTSUZLUK ÖZLEMİ - Yol (1999)
14.BABA ZULA - Ruhani Oyun Havaları(2003)
15.TURGUT BERKES - Kara Kutu (2000)
16.VEGA - Hafif Müzik (2005)
17.ZEN - Tanbul (1997)
18.OGÜN ŞANLISOY - Korkma (1999)
19.RASHIT - Adam Olmak İstemiyorum (2002)
20.EREN KAZIM AKAY - Turkuaz Patlıcan (1999)
21.YÜKSEK SADAKAT - Yüksek Sadakat (2005)
22.ÇİLEKEŞ - Y.O.K. (2005)
23.ATHENA - Holigan (1998)
24.HAKAN KURŞUN - Kaos (1996)
25.ANIMA - Animasal (2005)


Şimdi de Blue Jean listesine bir göz atalım. Bence Blue Jean'in listesi daha gerçekçi; çünkü Nazan Öncel'in Şebnem Ferah'ı, Duman'ın mor ve ötesi'ni, Hayko Cepkin'in Teoman'ı geçtiği bir liste düşünülemez.

BLUE JEAN - TÜM ZAMANLARIN EN İYİ 20 TÜRKÇE ROCK ALBÜMÜ

1- MOR VE ÖTESİ - Dünya Yalan Söylüyor (2004)
2- ŞEBNEM FERAH - Kadın (1996)
3- DUMAN - Seni Kendime Sakladım (2005)
4- KURBAN - Kurban (1999)
5- KARGO - Yalnızlık Mevsimi (1998)
6- MAVİ SAKAL - Kan Kokusu (1998)
7- VEGA - Tatlı Sert (2002)
8- TEOMAN - Teoman (1997)
9- BULUTSUZLUK ÖZLEMİ - Uçtu Uçtu (1991)
10- YAŞAR KURT - Sokak Şarkıları (1994)
11- ÜNLÜ - Son Defa (1996)
12- KESMEŞEKER - Dipten ve Derinden (1991)
13- YAVUZ ÇETİN - Satılık (2001)
14- NEKROPSİ - Mi Kubbesi (1997)
15- HAKAN KURŞUN - Kaos (1995)
16- REPLİKAS - Avaz (2005)
17- MANGA - Manga (2004)
18- TURGUT BERKES - Kara Kutu (2000)
19- ÇİLEKEŞ - Y.O.K. (2005)
20- ÖZLEM TEKİN - Kime Ne (1995)


Gördüğünüz gibi her isimden bir albüm seçmeye özen göstermişler. Ayrıca "Tüm zamanların en iyi 5 klasik rock albümü"nü de seçerekten rock müziğin atalarına saygı göstermişler:

BLUE JEAN - TÜM ZAMANLARIN EN İYİ 5 KLASİK ROCK ALBÜMÜ

1- MAZHAR FUAT ÖZKAN - Ele Güne Karşı Yapayalnız (1984)
2- BÜLENT ORTAÇGİL - Benimle Oynar mısın? (1974)
3- BARIŞ MANÇO - Sözüm Meclisten Dışarı (1981)
4- CEM KARACA - Parka (1977)
5- ERKİN KORAY - İlla Ki (1983)


"En iyi ingilizce sözlü Türk rock & metal albümü" listesi oluşturmadan da edememişler:

BLUE JEAN - TÜM ZAMANLARIN EN İYİ 5 İNGİLİZCE SÖZLÜ TÜRK ROCK & METAL ALBÜMÜ

1- THE CLIMB - The Climb (1998)
2- PENTAGRAM - Anatolia (1997)
3- DR. SKULL - Rools For Fools (1992)
4- ALMORA - Shehrazad (2004)
5- RADICAL NOISE - Plan B (2001)


Şebnem Ferah'ın "Kadın" albümü her iki derginin listesinde de birinci olmalıydı. Tamam, mor ve ötesi'nin albümü de harika. O da ikinci olmalı ama sonuçta Şebo olmasa mor ve ötesi de tutunamazdı. Şebo onları destekledi. Ben "Dünya Yalan Söylüyor" albümünde Şebo'yla düet olduğu için albümü çıkar çıkmaz alıp farketmiştim mesela. Tabii ki sadece Türkçe rock olarak değil, Türkçe sözlü bütün müzik türleri için liste oluştursam tabii ki "Dünya Yalan Söylüyor"u ilk sıralara ben de koyardım ama yine de ilk sıra Şebo'nun olurdu.
Yukarıdaki ilk iki listede, yani Billboard ve Blue Jean'in listelerinde dikkatimi çeken birşey daha oldu. Yüksek Sadakat'in bas gitaristi Blue Jean dergisinin editörü olmasına rağmen "Yüksek Sadakat" adlı albüm Blue Jean'in listesinde değil, Billboard'un listesinde var. Duman'ın "Belki Alışman Lazım" ve "Eski Köprünün Altında" adlı albümleri Blue Jean'in listesinde yok. Onun yerine üçüncü olarak "Seni Kendime Sakladım" var. Eğer iki listedeki ortak paydaları birleştirirsek şöyle bir liste ortaya çıkacaktır:

BLUE JEAN & BILLBOARD ORTAK GÖRÜŞ ROCK LİSTESİ

1- MOR VE ÖTESİ - Dünya Yalan Söylüyor
2- ŞEBNEM FERAH - Kadın
3- TEOMAN - Teoman
4- HAKAN KURŞUN - Kaos
5- MANGA - maNga
6- TURGUT BERKES - Kara Kutu
7- ÇİLEKEŞ - Y.O.K.


Demek ki her arşivde olması gereken en iyi 7 Türkçe rock albümü bunlar oluyor... Yeni oluşan listede ilk 5 tanesi bende var zaten. Elenenlerin de çoğu var. Demek ki Turgut Berkes'in albümünü mutlaka bulmam lazım. Çilekeş'in bazı şarkılarını da itiraf etmek gerekirse, internetten indirdim. Orijinalini alıp arşiv değeri taşıyan bir albümü daha müzik arşivime eklemem lazım. Ayrıca bu listede yer almayan bazı isimler de tavsiye etmek istiyorum.

TST INTERACTIVE ÖNERİ LİSTESİ (Blue Jean ve Billboard'da yer almayan isimler arasından - Sıralama yoktur)

FATİH ERDEMCİ - Yaşamak Zor
KORAY CANDEMİR - Sade
FUAT GÜNER - Aziz Fuat Güner
EGOİST - Artık Yeter
ASLI GÖKYOKUŞ - Neresindeyim?
EMRE AYDIN - Afili Yalnızlık
FERİDUN DÜZAĞAÇ - Köprüden Önce Son Çıkış
SİBEL TÜZÜN - Hayat Yoksa Ben Yokum Bu Yolda
CENK EROĞLU - Yolculuk Rüzgara
DEMİR DEMİRKAN - Demir Demirkan
GRİPİN - Hikayeler Anlatıldı
AYDİLGE – Küçük Şarkı Evreni


Tamam; Koray Kargo'nun, Fuat'sa MFÖ'nün bir elemanı ama Paul MCCartney ve John Lennon albümlerinin Beatles albümlerinden ayrı tutulduğu, Michael Jackson'ın Jackson 5'la ilgili olmadığı, Gwen Stefani'nin No Doubt'tan bağımsız ve farklı albümler çıkardığı, Robbie Williams'ın isminin artık Take That'le anılmadığı, bir çok üyesi aynı olsa da Velvet Revolver'ın Guns'n Roses'ın ya da Foo Fighters'ın Nirvana'nın devamı olmadığı, Darren Hayes'in Savage Garden'dan ayrı bir yol izlediği uluslararası müzik piyasasına göre düşünürsek; tıpkı Şebnem Ferah ve Özlem Tekin'in kariyerlerinin Volvox'tan ayrı tutulması gibi Koray Candemir ve Fuat Güner'in bu harika ama su üstüne fazla çıkmamış albümlerine dikkat çekebilme hakkım olduğunu düşünüyorum. Tamam, Sibel Tüzün'ün sadece iki rock albümü var, diğerlerinin hepsi pop ama ona bakarsanız Billboard'un listesinde de Nazan Öncel var. Yanlış anlamayın, Nazan Öncel'i ben de severim ama bu durumda Sibel Tüzün de rockçı kabul edilmeli. "Hayat Buysa Ben Yokum Bu Yolda" albümü de her ne kadar hem pop severler, hem de rock severler tarafından kabul görmediyse de (sadece benim gibi hem pop, hem rock dinleyenler albümü sahiplendi) harika bir rock albümüydü ve rockçı olarak kabul edilen birçok isimden daha sert bir albümdü.

Tuesday, December 05, 2006

Şebnem Ferah'ın 10. yıl plaketini 11.11.06'da, Bostancı Gösteri Merkezi'nde veren kişi benim! Hala inanamıyorum ya...

11 KASIM 2006 CUMARTESİ: Dün grip virüsünden dolayı fenalaşıp 8’de yatmıştım. Bugün nasıl bu halde konsere gideceğimi düşünüyordum, fakat uyku beni biraz olsun kendime getirdi. Hazır enerjimi toparlamışken soluğu Taksim’de aldım. MC Donald’s’ta bir şeyler yedikten sonra MC Donald’s’ları, Adana’dan geldiği için karıştıran SebnemFerahClub.Com ‘dan Muhittin Kurban ve arkadaşı duru13’le diğer MC Donald’s’ların ortanca olanının önünde buluştuk. Ne yapsınlar? Yaşadıkları yerde bir MC Donald’s varmış. Bu ferahsever ile ilk buluşmamızdı yıllardır tanışmamıza ve birlikte bir takım çalışmalara imza atmamıza rağmen... Zaten benim de tanışmayı en çok istediğim internet arkadaşlarımın başında geliyordu.
Sonra schebofan72 Hülya ve diğerleriyle (Keesh, cdlovesebo58, tekil_şahıs) Taksim Meydanı’nın göbeğinde buluştuk. Hülya, Şebnem Ferah’a konser sonrası kuliste vereceğimiz plaketi de yanında getirmişti. Murti’de de dağıtacağımız el ilanları vardı. Her şeyimiz hazırdı. Biz de bir an evvel Bostancı’ya hareket etmeye karar verdik ve otobüse atlayıp İstanbul trafiği nedeniyle uzun sürecek olan Anadolu Yakası yolculuğumuza başladık. Oraya vardığımızda diğer üye olduğum site olan SebnemFerahFan.Com ‘daki arkadaşlarla da kaynaştım. Demir, Cengiz, Arya, Eda, Gamze; birçok arkadaş ordaydı. Gerçi Eda konsere kalmadı. Sadece bizleri görmeye gelmiş. Orada bizi SebnemFerahClub.Com’dan immortal34 ve snopyce de beklıyordu.. Herkese 10. yıl plaketi kartlarından dağıttık. Adana, Erzurum, Isparta, İzmit, Eskişehir ve İstanbul’un önde gelen SebnemFerahClub.Com ekibi bir aradaydı.
Neyse, Adana’dan gelen grup İstanbul’lu fanların neler çektiğini, ne zorluklarla sıra beklediğini görmüş oldu. Onların daha kolay geçiyormuş. Hemen giriyorlarmış, geldiklerinde kalabalık olmuyormuş, v.s. Üzülerek görüyorum ki; hadi buluşmalara gelmiyorlar ama neden konserlere de gelmiyorlar; eski jenerasyon Şebnem Ferah hayranları, yani yaşı benim kadar ya da benden büyük olanlar azalmış. Tabii ki yeni jenerasyon gençlerin Şebnem Ferah’ı keşfetmeleri çok sevindirici bir gelişme ama gözler yine de kendi jenerasyonunu arıyor. Tabii ki vardı, hatta 30’lu, 40’lı yaşlarda bir kadın bile gördüm ama sanıyorum onlar konserlere sonradan geliyorlar, kapıda beklemiyorlar ve oturuyorlar. Ayakta, önden seyretmiyorlar. Belki benim de yavaş yavaş koltuklara geçmeye başlamam iyi olacak ama ruhum hala genç birkaç ay sonra 27’ye basıp tam 26 yaşında olacak olmama rağmen… Hala sıra bekleyip, sahne önünden yer kapmak için uğraşıyorum. Benim gibi başkaları da var tabii hala böyle yapan… Fakat konseri yakından izlemek güzel oluyor işte… Bugün de önden yer kaptık. Gerçi bu kadar karamsar olmayayım. Bunun nedeni yaşlılık değil, hastalığım da olabilir. Grip miyim, nezle miyim, ben de anlamadım.
Kapılar sonunda saat 19:30 gibi açıldı ve hemen önlere koştuk. Cemil Abi var, Fanta konserinden beri tanıdığımız… Murti daha iyi tanıyor. Hemen de konuştular zaten… Kulise girmemizde büyük rol oynayacaktı zaten; her ne kadar kulisten sorumlu Şebo’nun menajeri Yeşim Doran olsa da…
Derken 20:35 gibi konser başladı. Müzik başladı ama perde bir türlü açılamadı. Normalde konserlerde önce Buket Doran, Ceren Tügen, Metin Türkcan, Aykan İlkan, Ozan Tügen gözükür; sonra Şebnem Ferah çıkar. Fakat perdenin azizliğine uğradılar. Şebo perdenin dışına çıkıp şarkı söylemeye başladı; grubu ise enstrümanları perdenin arkasında olduğu için orada kalmak zorunda kaldılar. Sonra yavaş yavaş perde açılmayı başardı da, grubu da görmüş olduk. Ben de tabii değişik senaryolar kuruyorum. “Belki bundan sonra Perdeler’i söyleyecek, ‘Yeter ki açık olsun perdeler’ dedikten sonra ‘Whooo, Voooo!’ nidaları eşliğinde perdeler açılacak” gibi komplo teorileri üretiyordum kendimce… Şebo ve grubu yine formundaydı. Daha önce defalarca Şebnem Ferah konserine gitmeme rağmen yine tüylerimi diken diken etmeyi başardı; adeta hipnotize olup “Ne güzel sesi var yaaaa!” dedim, sanki diğerleri ve ben bilmiyormuş da yeni fark etmişim gibi… “Okyanus”, “Delgeç”, “Can Kırıkları”, “Ben Şarkımı Söylerken”, “Çakıl Taşları”nı söyledikten sonra sırasıyla “Babam Oğlum”, “Gözlerimin Etrafındaki Çizgiler”, “Mayın tarlası”, “Sigara”, “Ay”, “Oyunun Sonu”, “Bugün”, “Sil Baştan”, “Yeniden Doğup Gelsem”, “Durma”, “Deli Kızım Uyan”, “Yağmurlar”, “Fırtına”, “Hoşça kal”, “İyi – Kötü / Dans Pisti”, “Bu Aşk Fazla Sana” dinledik. Grup elemanları uzman olduğu konuda sololar attılar. Çok keyifli anlardı. “Durma”da kızlar ve erkekler yine yarış yaptılar ve o kadar yırtınmamıza rağmen genetik özellikleri nedeniyle yine kızlar kazandı. Şarkılardan kısa kısa görüntüler alıyordum ama “Ay”ı tamamen aldım, çünkü konserlerde nadir söylediği şarkılardan biriydi ve aklıma 1999 yılında yine Bostancı Gösteri Merkezi’nde gittiğim ilk Şebnem Ferah konseri gelmişti.
Şebnem Ferah konseri verdikten sonra her zamanki gibi bis yapmak zorunda kaldı. Çünkü herkes çılgına dönmüştü, konsere doymamıştık. Tekrar geri çağrıldı ve birkaç şarkı daha söyledi. Bunlardan birisi de “Dans Pisti”ydi. Her bu şarkıyı söylediğinde bir hayranını dansa kaldırma geleneği olduğu için Şebnem Ferah’ın “She’s Out Of My Life”ı ya da “You Are Not Alone”u sayılabilecek “İyi - Kötü (Dans Pisti)” adlı şarkısında konser boyunca “ŞEBNEM, BENİ DANSA KALDIR, NOOLUR?” pankartını kaldıran SebnemFerahFan.Com ‘dan wish18’i dansa kaldırdı Şebo… Ben de mi pankart hazırlasam, ne yapsam? Bir de Şebo’ya konser sırasında çiçek verecektim ama başka bir arkadaş çiçeği verdi. Olsun, ben de plaketi verecektim. Konser bittikten sonra Murti’ye “Plaketi vermeye gönüllüyüm” dedim, çünkü konser sırasında plaket verilirken neler diyebileceğimi düşünmüştüm ve bunu aslında yıllardır hayal ettiğimi fark ettim.
Evet, 10 yıl boyunca hep Şebo'ya bir ödül ya da plaket vermeyi hayal etmişimdir. Fakat bu hayalimi "Hayalperest olma Turgay. Sen kim, Şebo'nun şöminesinin üzerine koyması için bir şey vermek kim?" diye içime sindirmiştim. Fakat bu gece; amacı Fan Club adı altında uyduruk bir site açmak değil, dünya standartlarında, keşkelerimizi bir bir gerçekleştirmeye çalışan ve bunu da başaran ferahsever sayesinde bu gururu yaşadım. Hayalimi gerçekleştirdim. Önce security ekibi herkesi dışarı çıkardı ama sonra Cemil Abi SebnemFerahClub ekibini, yani bizi içeri geri aldı. “Sadece 11 kişi” dedi, birkaç kişi dışarıda kaldı ama olsun. Ve heyecanlı bekleyiş başladı. Yeşim Doran da ara sıra gelip bizimle konuştu. Cemil Abi bir konseri daha sağ salim sona erdirmenin rahatlığından olsa gerek, espri üzerine espri yapıyordu. Beklenen an geldi ve Şebnem Ferah ve Metin Türkcan yanımıza geldiler.
Önce Hülya’lar Eti Browni’lerin üzerine mum koyup Şebo’nun solo albüm yaşantısının 10. yılını kutladılar. Şebo çok sevindi. Mumları üfledi. Asıl sürprizi ise ben arkamda saklıyordum. Kısa bir konuşma yaparak 10. yıl plaketini Şebo’ya sundum. Çok şaşırdı ve çok sevindi. “Ayy inanmıyorum” dedi. “Sen daha fazlasını hak ediyorsun” dediğimde “Arkadaşlar, daha ne yapacaksınız?” dedi. Fakat hayalimde daha güzel bir konuşma hazırlamıştım. Hayal dünyamdaki konuşma o kadar güzeldi ki, duyan herkes ağlayabilirdi. Fakat heyecandan o cümleleri bile nasıl kurduğuma şaşırdım. Birçok şeyi unutsam da kısa konuşmam fena değildi, Mert’e izlettim, çok şaşırdı, "Turgay'a bak bee!" dedi. Kısa, sıradan bir konuşmaydı ama unutulmayacak bir andı. SebnemFerahClub.Com ‘dan keeesh de “TST merak etme o durumda olabileceğin en iyisiydin kardeş” dedi. Cdlovesebo58 de “Tst arkadaşımız Güzel ve kısa bir konuşma yaparak plaketi prensesimize verdi. O an çok mutlu olmuştu” diye yorum yaptı. Aslında hayatım boyunca (daha doğrusu son 10 yıl boyunca) o an için neler söylemeyi hayal ettim, aklınız durur ama hakikaten Şebnem Ferah gibi birine ödül falan vermek çok zor bir şeymiş. Çünkü insan onur duyuyor, heyecanlanıyor. Ben de anlamazdım Şebo'ya "yılın en iyi kadın rock'çısı" gibi ödüller verilirken neden veren kişilerin fazla bir şey diyemediğini... Şimdi o gruba katıldığım için onlara hak veriyorum. TV karşısında "Ben olsam şöyle derdim, ben olsam böyle derdim" diye bilmiş bilmiş konuşurdum. İnsan heyecandan ancak böyle klişe konuşuyor işte. Ama şu ana kadar izlettiklerim çok beğendi, çok şükür. Şebnem Ferah'ın 10. yılını ölümsüzleştirmek adına yaptığımız plaketi benim vermem büyük bir onur oldu. Bilseydim daha güzel bir şey giyinirdim. Normalde konserlere bilekliklerle, yüzüklerle, bandanalarla, zincirli pantolonlarla falan giderdim, fakat biraz da hasta olmamdan dolayı üzerime sıradan, günlük bir giysi geçirmiştim. Saçlarımın iğrençliğini kapayacak olan beremi de sitenin kızları ayıp olur diye çıkarttılar. Kelim göründü ama olsun. Kafama artık bundan sonra hiçbir şey takılmaz sanırım. Hakikaten o an "Ölsem de gam yemem" diye düşünmüştüm valla... SebnemFerahFan.Com ‘dan Arya'ya da çok teşekkür ediyorum bu arada. O beni Fan Club ekibine almasaydı hiç bu noktaya gelemezdim. Tabii kendime de teşekkür ederim. 6-7 yıl evvel TST Interactive'de Şebnem Ferah, Volvox bölümleri yapmasaydım, konserleri 1999 yılından beri takip etmeseydim sadece evde Şebo'yu dinleyip tatmin olmaya çalışan sıradan bir fan olacaktım. He he :) Ben diğer diyeceklerimi nasıl diyeceğimi düşünürken, Şebo, Buket Doran sonradan gelince "Tüm romantizmin içine ettin" demişti. :D Bir de bizimle fotoğraf çektirmek için "Yeşiiiiiiiiim! Yeşiiiiiiiim!" diye bağırmıştı. Çıplak olarak bağırışını kulağımın dibinde duyunca tanık oldum ki hakikaten sesi çok güçlü Şebo'nun. :P Ben de tam aksine kibar kibar konuşuyordum. :) Şebo'ya plaketin yanında virüs de hediye etmiş olabilirim. :D Şebo önümüzdeki günlerde amansız bir gribe yakalanırsa bilin ki sebebi benim onu öpmem... Snopyce Sinem, Buket Doran’la kilo geyiği yapmış. Buket’in sigarayı bıraktığını öğrenmiş. Sigara karşıtı biri olarak buna çok sevindim. Murti 10. yıl plaketi haberinin Rolling Stone dergisinde yayınlanacağını söyledi. Ben de Blue Jean’de yayınlanmasını sağlayacağım. Şebnem Ferah gibi sanatçılar kolay kolay yetişmiyor. Hem değerini ona yaşarken vermenin sevincini yaşıyoruz, hem de medyanın da bu konuya ilgi göstermesini sağlayacağız inşallah. Şebo’yla hep kamera görüntüm olmasını da istiyordum zaten, ve iki ayrı açıdan oldu. Bir tanesi benim makinemle Murti tarafından çekilen görüntü, diğeriyse Pınar’ın makinesiyle çekilen görüntü… Benimkiyle çekilen artık bende var ama Pınar’ınkinde daha yakından olmuş. İnşallah onu da elde edeceğim. Toplu fotoğraf çektirerek eğlenceyi noktaladık. Bu gittiğim 10. Şebnem Ferah konseri oluyor ve 10. Şebo konserimde ona 10. yıl plaketi vereceğim hiç aklıma gelmezdi. Ayrıca başka ilginç noktalar da var. İlk gittiğim Şebnem Ferah konseri 6 Kasım 1999 tarihinde yine Bostancı Gösteri Merkezi’nde gerçekleşmişti ve yine bir Kasım ayındayız. Şebnem Ferah’la ilk kez 11 Şubat 2006 tarihinde yine Bostancı Gösteri Merkezi’nin kulisinde tanışmıştım ve yine tarih 11’le başlayıp 2006’yla bitiyor. Tabii ki bunlar tesadüf olabilir ama 1999 konserinde bile Şebnem Ferah’la sahneden de olsa konuştuğuma göre, o yıl veremediğim yüzüğü Şubat’ta yine Bostancı’da verebildiğime göre Bostancı Gösteri Merkezi gerçekten benim için uğurlu bir yer sayılır. 2000 yılında ilk gittiğim yabancı konser de Bostancı Gösteri Merkezi’ndeydi (Steve Vai). Ve şimdi de plaket olayı… Yüzükten sonra plaketi de burada verdim. Ne çok anılarım geçmiş burada ama ya… Tabii ki Şebo’nun elini ilk kez tuttuğum konser 7 Ağustos 2003’te Bostancı Gösteri Merkezi’nde değil, Rumeli Hisarı’nda gerçekleşmişti ama istisnalar kaideyi bozmaz. Şebnem Ferah’la olan fotoğraflarım ve kameralarım hep Bostancı Gösteri Merkezi’nde çekildi, sırf bu bile yeter. Gerçi Rumeli Hisarı’nda onun elini tutarken de Star TV kameraya çekmişti ama “Mayın Tarlası” yayınlanmamıştı televizyonda…
Şebo’nun 10. yılını da kutladıktan sonra Bostancı Gösteri Merkezi’nden ayrıldık. Hemen taksi tuttum. Bir hayalimi daha gerçekleştirmenin sevinciyle Mert’lere gittim ve onlarda kaldım.